Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

HAYATIN DÖNGÜSÜ

HAYATIN DÖNGÜSÜ

Yaşam dediğimiz döngü yani yaşam ne iyidir ne de kötüdür onu iyi ya da kötü hale getiren biz insanlarız merak eden ve aklını kullanan her insan uzun yıllara bakmadan bir günde yaşamın önemini ve anlamını analiz edebilir sevgili okurlar dikkat ederseniz günler aylar yıllar küçük ayrıntıların dışında aynıdır atalarımızın yaşadıkları her şeyi bizler de yaşıyoruz insanlık yaşamın henüz binde birini çözememiştir yaşamın kendi ekseninde işleyen bir döngüsü var vâr olan hiçbir şey yok olmuyor eskiyip çürüyenler oluyor onların yerlerini yenileri dolduruyor on kişi ölüyor aynı gün on çocuk doğuyor yaşlanan bir fahişenin yerini başka birisi alıyor çürüyen bitkilerin yerini aynı kökten filizlenen başka bitkiler hayvanların yerini yeni yavrular dolduruyor bir yanda güzellikler öte yanda çirkinlikler bir yanda düğün dernek alem yaşanırken bir yanda hüzün ağlayış devam ediyor bu işleyiş millattan önce de böyleydi bugün de varlığını aynı devam ettiriyor insanın iyiliğine ve kötülüğüne gelince doğarken her insan lekesiz günahsız doğuyor belli bir yaştan sonra hayat şartları farklı biçimlerde değiştiriyor kimi insanlar suçlu günahlı hale geliyor bir kısım insan da varlıklarını iyi insanlar olarak sürdürebiliyorlar hayatın döngüsünü anlamak için mevsimlerin ayların yılların ve günlerin nasıl geçtiğini analiz etmeye çalışırsak bu döngüyü anlamakta zorluk çekmeyiz bütün bunu başarmamız için aklımızı iyi kullanmamız gerekiyor hayat bize de çok büyük görevler veriyor bizden sonra gelenlerin iyi ve mutlu yaşamaları için onlara güzel bir hayat bırakmamız gerekiyor bu anlamda bir filozof geçmişten daha çok geleceği düşünmemiz gerekir çünkü bundan sonra orada yaşayacağız demiş bir başka filozof da hepimiz hayatın kısalığından şikayet ederiz de boş geçen zamanımızı nasıl kullanacağımızı bilemeyiz demiş sevgili okurlar yaşamımız nerede bitiyorsa orada o anda bu dünyadaki maceramız yani iyiliklerimiz kötülüklerimiz de bitiyor madem ki hayatım döngüsünden söz ediyoruz yaşamın değeri uzun yaşamakta değil bilinçli ve dengeli yaşamaktadır çok uzun yaşayıp yaşamı olup bitenleri merak etmiyorsanız yaşadıklarınızın ne önemi olabilir kısa yaşayıp yaşamın tadını çıkarmak biz insanlara bağlı bu yazıyı yazmama bir parkta tanıştığım Ali amca sebep oldu Ali amca da her çocuk gibi temiz günahsız sorunsuz doğmuş belli bir yaştan sonra yaptığı kimi yanlışlardan sonra hayatın çamuruna bulanmış elindeki simiti uzattı yemek ister misiniz dedi saçı sakalı birbirine karışmış üstü başı dökülmüş bakışlarında yorgunluk ve bitkinlik akıyordu kim olduğunu nasıl bu hale geldiğini sorunca ellerini kafasına vurarak bu akılsız kafanın yüzünden dedi anlatırsam çok üzülürsün ben de altmışından sonra azan kimi ahlaksızlardan biriyim yani aklımın yerine duygularımı kullandım sevgili dostlar Ali amcanın öyküsü uzun bizim sorunumuz akıl insan aklını kullanırsa hayatının felsefesini sosyal durumunu istediği biçimde oluşturabilir oluşturabilecek güçtedir aklını kullanmayanlar başkalarının kulu ve kölesi olurlar aklını kullanamayanlar en çok çevrelerine ve daha fazlasını da ülkeye verirler ülkemizde yaşadığımız kimi kötülüklerin sebebi aklını ve mantığını kullanamayanların yüzündendir bu insanların sayıları hiç de azımsanmayacak sayıdadır dün yaşadığımız ülkeye çevreye zarar veren bir olay anlatmak istiyorum içinde bulunduğum uzun körüklü halk otobüsü bir durakta durdu şöför iniş ve biniş kapılarını açtı bir yurttaşımız eşiyle birlikte biniş kapısından değil orta kapıdan binmeye çalıştı ve bindiler de dikiz aynasından gören şöför sakin ve olumlu bir sesle orta kapıdan binenleri uyardı sen misin uyaran hanımefendi söylenmeyecek sözlerle şöföre bir sürü şey söyledi şöför ablacım bindiğiniz o kapıdan kapıların arasına sıkışmış olsaydınız ki olurdunuz da bunun hesabını devlet benden sorardı arabanın giriş kapısı önden iniş kapısı arkadandır hem yanlış yaptınız hem hakaret ediyorsunuz dedi anlayan kim bu defa da eşi girdi devreye onun söylediği sözleri burada anlatmak istemiyorum hem suçlu hem güçlü dedikleri böyle oluyor bütün bunların sebebi duyarsız duygusuz ve eğitimsiz kültürsüz olduğumuzdandır herkes bilir kahvelerin çoğunun duvarlarında yüksek sesle konuşmayın yazılmış yazılar vardır gerçekten bu durum utanç vericidir kahvenin her tarafına da yazsanız bu yazıları inanın kimse aldırmıyor kahvedeki insanlar hep birden hem de yüksek seslerle konuşup gülüyorlar aynı utanç verici yazılar ne yazık ki tuvaletlerde de yazılı onu yapmayın bunu yapmayın bir de pislik içeren telefonlar yazılar var yine de kimi tuvaletlere adamlar nasıl bir tuvalet istiyorsanız öyle bırakın yazmışlar bunları yazmak konuşmak kolay ama gerçekten ben insanım diyenlerin bu tür yazılar yazdırmaya sebep olanların bu konuda büyük sorumlulukları vardır ne yazık ki her konuda olduğu gibi bu tür sosyal davranış konularında da aklımızı kullanmıyoruz birbirimizi dinlemediğimiz gibi dışlıyoruz ve ötekileştiriyoruz altmış yaşını geçmiş kocaman insanların halen arabaya nasıl bineceğini nasıl ineceğini öğretmek mi gerekiyor çocuklarımız ve torunlarımız bizim neyimizi örnek alacaklar bizler onlara kültür adına neler bırakıyoruz sevgili okurlar aklı anlamak hem çok kolay hem de çok zordur hele benim gibi bu konuda hiçbir yetkinliği olmayan biri için çok daha zordur aklımızı kullanabilecek bir kültüre sahip olmadığımız için hem toplumumuza hem de dünyaya büyük acılar çektirmekteyiz ne yazık ki insanlarımızın büyük bir kısmı tek düşünceli farklı yönlerden hiçbir konuya bakamıyorlar neye hayır neye evet ve neye güzel veya çirkin diyeceklerini bilmeyenler bile var ne söyleyebilirim ki öğrendiğimiz bilgiler bizleri pozitif yönde değiştirmiyorsa içimizdeki cahilliği kini nefreti temizlemiyorsa iyiye güzele yönlendirmiyorsa ne yazık ki hiçbir işimize yaramazlar

Bu yazı toplam 965 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi