Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

YAZMA EYLEMİ

YAZMA EYLEMİ

Yazma konusunda Tolstoy’u ya da Dostoyevskiyi örnek almam onlarla kendimi özdeşleştirmem anlamına gelmez yazma konusunda onlar gerçekten örnek alınacak otoritelerdir Tolstoyun büyüklüğü hayatın zenginliğini ve bütünlüğünü romanlarında dile getirmesindedir dünyada yazmak isteyen herkes hemen hemen Tolstoy’u ve Dostoyevskiyi rehber edinmişlerdir dünya çapındaki birçok yazar da birbirlerini örnek almışlardır yüzlerce yazarın örnek aldığı Dostoyevski de Balzacı örnek almıştır ünlü filozof Nietzsche öğrendiklerimin en çoğunu Dostoyevskiden öğrendim der Böyle buyurdu Zerdüşt isimli eserinin her satırında Dostoyevski’nin ruhu olduğunu ben biliyorum Dostoyevskiyle Nietzsche’nin arasındaki en önemli fark Dostoyevski’nin kiliseyi büyütmesi Nietzsche’nin küçültmesidir sevgili okurlar yazmak benim için bir tür yaşam biçimidir yazarak zamanın iniş çıkışlarını dengelemeye çalışıyorum zaman da hayat gibi tek bir doğru üzerinde akıp gitmez bazen binlerce parçalara bölünür bazen hüzünlü olur bazen neşe saçar yani zamanında hayat gibi hiçbir anı hiçbir anına uymaz yazarak zamanın bu huzursuzluğunu kendi hesabıma dengelemeye çalışıyorum benim kara deliklerimden biri hastalıklardır her hastalığım beni başka bir hastalığa taşımıştır mesela veremin deliliğe götürdüğü gibi zamanda ve mekanda her şeyin bir karşılığı vardır hem yoktur her şeyin iki tarafı vardır ben öğrendiklerimin çoğunu yazarak öğrendim mesela eşimin kendine özel bir hayatı olduğunu bile yazma sırasında okuduklarımdan öğrendim ilginç gelecektir ama evlendikten ancak otuz yıl sonra eşimi ve çocuklarımı tanıdım onlarla hayatın zorluklarını güzelliklerini yazma eyleminden sonra tartıştım sevgili okurlar varın siz düşünün yazmadan önceki hayat maceramı hiçbir şey olduğu ve göründüğü gibi değildir dış görünüşler bizi aldatır dış görünüşlerin arkasında henüz daha keşfedilmemiş ayrıntılar anlamlar ve yaşam biçimleri vardır hayatı anlamak ve zamanı değerlendirmek insanları sevmek kolay gibi görünse de çok zor bir iştir cahil ve görgüsüzler için çok daha zordur kimse sakın yoksulluk edebiyatı yaptığımı sanmasın babam elbiselerimizi ölçülerimize göre değil kendi mantığına göre alırdı ayakkabılarımı çok çabuk eskitiyorum diye top oynamayı yasak etmişti bana ben hayatım boyunca bunun ezikliğini yaşamıştım yazmama neden olan en önemli şeylerden biri de bilinçaltımdaki belirsizliklerimi insanlarla paylaşmak ve kendimi rahatlatmak içindi bunu başardığımı sanıyorum yazmak benim için hayatın kötülüklerine kafa tutmak gibi bir şey yazarak isyanlarımı bastırıyorum yazmadan önceleri zaman zaman ölecekmiş gibi paniğe kapılıyorum kimi dostlarım bunun üstesinden gelmemin yazmam olduğunu söylediklerinde inanmamıştım ama yazınca gerçekten sıkıntılarıma dertlerime sözünü ettiğim yaşadığım bütün kötülüklere iyi geldiğini daha ilk yazdığım makalemde anlamıştım Orhan Veli yazmasam delirecektim diye boşuna söylememiş yazmak beni büyülüyor ve kişiliğimi kesinlikle değiştiriyor hayatın anlamlı olduğunu zamanın çok önemli olduğunu yazdıktan sonra anca anladım mesela yazdıktan sonra duyarsız dedikleri insanları düşünmeye başladım kendi kendime neden bu insanlar duyarsızlar neden halden anlamazlar neden kötülük yaparlar ve neden kaba sabadırlar diye günlerce düşündüm ve analizler yaptım zaman zaman da bu analizlerimi yazılarımda anlatmaya çalıştım sevgili okurlar sizlere de sorayım gamsız dertsiz insan olabilir mi Ahmet Arifin şu dizelerini okuduktan sonra karar verdim “seni bahar gibi düşünüyorum ne afad sevdim bir de ağzı var dili yok “

Diyarbakır’ın en dertli insanlarından biri plan Hamo’ya neden dertli sıkıntılı olduğunu sorarlar Hamo vallahi aşık olmuşum aylardır uyuyamamışım galiba ben deliriyorum demiş o Hamo birgün çalıştığı inşaatta başına düşen bir tuğla yüzünden ölmüş

Bu yazı toplam 8527 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi