Ahmet Rıdvan

Ahmet Rıdvan

Türkiye’nin Duyması Gereken Bir Ses: Sencer Solakoğlu

Türkiye’nin Duyması Gereken Bir Ses: Sencer Solakoğlu

Bu ülkede hakkında çok konuşulan insanlar vardır, bir de aslında konuşulması gerekirken sessizce çalışanlar…
Sencer Solakoğlu, o ikinci grupta yer alan nadir isimlerden biri.

Kendini “çiftçi” olarak tanımlıyor ama yaptığı iş sıradan bir üreticinin epey üzerinde.
Amerika’da ekonomi ve davranış bilimleri okumuş, sonra dönüp bu topraklarda modern bir süt üretim modeli kurmuş.
İşi bilime, teknolojiye, verimliliğe yaslayan; eleştirirken sadece hata gösteren değil, aynı zamanda çözüm tarif eden bir üretici profili.

Bizde genelde tarım deyince gözümüzde hâlâ eski tip, kasketli köylü canlanıyor.
Oysa Solakoğlu’nun kurduğu Feyz Çiftliği, Avrupa’daki birçok modern işletmeyle yarışabilecek düzeyde.
Hayvan sağlığından yem yönetimine, veri takibinden genetik optimizasyona kadar her şey ölçülüyor, izleniyor, planlanıyor.
Yani adam “Ben böyle olmalı” dediğini kendi işletmesinde zaten uyguluyor.

O yüzden söyledikleri kulak arkası edilecek türden değil.

Ben de bu hafta köşemi ona ayırmak istedim. Hem bir teşekkür, hem de bu ülkede iyi ve doğru kişileri hatırlatma olsun diye.


Solakoğlu Ne Diyor?

Ve Neden Bu Kadar Önemli?

Aşağıdaki maddeler, onun yıllardır yaptığı uyarıların ve çözüm önerilerinin kısa bir özeti.
Sade ama sarsıcı gerçekler…

Kolay anlaşılması için maddeler halinde yazdım.


1) “Türkiye üretimde tarihî bir kırılma yaşıyor.”

Üreticinin ayakta kalması giderek zorlaşıyor. Çünkü maliyetler artıyor, fiyatlar yerinde sayıyor.
Bunun adı krizdir.

2) “Yem ve ilaç fiyatları üreticiyi boğuyor; süt fiyatı aynı hızda artmıyor.”

Aradaki makas büyüdükçe zarar kaçınılmaz hâle geliyor.
Zarar eden üretici üretimi bırakır; bu kadar basit.

3) “Anaç inek kesimi gelecekteki et ve süt krizinin habercisi.”

Bugün süt fiyatı düşük kalırsa, inekler kesime gider.
Bu da 2–3 yıl sonra sofralara katlanmış fiyatlar olarak yansır.

4) “Çiftçi enflasyonun sebebi değil, yanlış politikaların kurbanı.”

Son yıllarda en kolay suçlanan kesim üretici oldu.
Oysa üretici olmadan raf olmaz, raf olmazsa fiyat bile konuşamazsınız.

5) “İthalat bağımlılığı ülkeyi gıda bakımından rehin alır.”

Ucuz diye yapılan ithalat, yerli üreticiyi bitirir.
Üretici bittikten sonra ise dışarıya bağımlı hâle gelirsiniz; döviz ne diyorsa onu ödersiniz.


Peki çözüm?

Solakoğlu’nun tarif ettiği model aslında çok net:**

6) “Bilimsel üretim modeli yaygınlaşmalı.”

Plansız, şansa bırakılmış üretimden çıkılmalı.
Her çiftçi neyi ne kadar ürettiğini, maliyetini, verimini anlık takip edebilmeli.

7) “Yem maliyeti kontrol altına alınmadan süt fiyatı baskılanamaz.”

Maliyet artarken fiyatı sabitlemek üreticiyi çökertir.
Önce maliyet yönetimi.

8) “Anaç hayvan varlığı korunmak zorunda.”

Bu konuya defalarca dikkat çekti:
Anaç kesilirse, ülkenin geleceği kesilir.

9) “Tarımda uzun vadeli bir politika şart.”

Her yıl değişen, her bakanla sil baştan olan bir sistemle tarım yürütülemez.
Üretici önünü görmeli.

10) “Et–süt–yem piyasası birbirine entegre şekilde planlanmalı.”

Üçü birlikte düşünülmezse hiçbir denge sağlanamaz.


Bu ülke bu sese kulak vermek zorunda

Solakoğlu’nun söyledikleri aslında bir siyasi eleştiri değil;
bir ülkenin geleceğine dair açık bir uyarı.

Bugün sofrada konuştuğumuz fiyatlar, yarın konuşacaklarımızın yanında hafif kalabilir.
Çünkü üretim zinciri kırıldı mı, raftaki ürün sadece pahalı olmaz; yok olur.

Türkiye’nin gıda güvenliği, ekonomik bağımsızlığı ve tüketicinin alım gücü, tarladaki üreticinin nefes almasına bağlı.

Velhasıl, bu ülkede herkesin kendi işini yapması gerekiyor.

devletin işi planlamak;
üreticinin işi üretmek.

Sencer Solakoğlu ise yıllardır aynı şeyi söylüyor:
“Doğru planlama yapılırsa bu ülke kendi kendine yetebilir. Ama yanlış ısrar edersek, bedelini hepimiz öderiz.”

Ben bu sesi önemsiyorum.
Önemsemekle kalmıyorum, duyurulması gerektiğine inanıyorum.

Gürültünün arasında kaybolan gerçeklerden biri olduğu için…

Atatürk’ ün bir sözüyle yazımızı bitirelim;

Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.

Selamlar

Bu yazı toplam 1109 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Rıdvan Arşivi