"TATİL" KAVRAMI SINIFSAL BİR AYRICALIKTIR!
Yaz günleri, denizin, güneşin ve dinlenmenin hayalini kurduğumuz, yılın en beklenen zamanlarıdır. Güneşin ısıttığı topraklarda, kalabalık şehirlerin gürültüsünden uzaklaşmak, doğayla iç içe olmak ya da farklı kültürleri deneyimlemek, herkesin arzuladığı bir ayrıcalık. Ancak Türkiye'de bu ayrıcalık, ne yazık ki herkes için geçerli değil. Ekonomik koşulların ağırlaştığı, fiyatların adeta ateş pahası olduğu bir dönemde, birçok vatandaş için tatil hayalleri, sadece birer hayalden ibaret kalıyor.
Ülkemizdeki ekonomik durum, hepimizin malumu. Enflasyonun yüksek seyretmesi, alım gücünün düşmesi ve hayat pahalılığının her geçen gün artması, vatandaşın belini büküyor. Market alışverişinden faturalara, ulaşımdan konaklamaya kadar her kalemde hissedilen bu artışlar, temel ihtiyaçları karşılamayı bile zorlaştırırken, tatil gibi lüks sayılabilecek harcamalar için ayrılacak bütçe neredeyse hiç kalmıyor.
Özellikle kredi kartı borçları ve tüketici kredileri, vatandaşın üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Ekonomik sıkıntılarla başa çıkmaya çalışan insanlar, çoğu zaman ay sonunu getirebilmek veya acil ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bankalara borçlanmak zorunda kalıyor. Bu durum, bireysel borçluluk oranlarını rekor seviyelere taşırken, birçok aileyi borç batağına sürüklüyor. Günübirlik yaşayan, maaşının tamamını temel ihtiyaçlara ayırmak zorunda kalan bir toplumda, tatil yapmak bir hayalden öteye geçemiyor.
Türkiye'deki gelir dağılımındaki eşitsizlik, bu tablonun en acı verici yanlarından biri. Küçük bir azınlık, ülkenin kaynaklarından ve imkanlarından faydalanarak refah içinde bir yaşam sürerken, geniş halk kesimleri temel geçim derdiyle boğuşuyor. Bu durum, toplumsal bir uçurum yaratıyor. Bir yanda lüks tatil beldelerinde tatilin tadını çıkaranlar, diğer yanda yaz sıcaklarında ekmeğini kazanmak için mücadele edenler... Bu adaletsiz tablo, vicdanları yaralıyor ve "tatil" kavramının sınıfsal bir ayrıcalık haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Elbette, tatil sadece fiziksel bir dinlence değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma, yeni deneyimler kazanma ve motivasyon depolama fırsatıdır. Ancak ekonomik gerçekler, bu fırsatı geniş kitlelerin elinden alıyor. Yaz aylarında dahi, birçok vatandaşımız için "tatil" kelimesi, sadece uzaktan bakılan, ulaşılamaz bir hayali ifade ediyor. Umuyoruz ki, ekonomik koşullar iyileşir, gelir dağılımı daha adil bir seviyeye gelir ve ülkemizde herkesin, yazın tadını çıkarabileceği bir tatil yapma imkanı olur. Zira dinlenmek ve yenilenmek, bir lüks değil, her bireyin hakkıdır.