Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

ŞARLATAN VE YANCI İKİLEMİ!

ŞARLATAN VE YANCI İKİLEMİ!

İnsan ilişkilerinin karmaşık ağında, toplumsal ve profesyonel hayatın hemen her kademesinde rastladığımız, zehirli bir dinamik oluşturan iki figür vardır: Şarlatan ve Yancı. Bu iki karakter, sadece birer birey olmanın ötesinde, içinde bulundukları yapıların sağlığını tehdit eden bir olgu haline gelirler.

Şarlatan, özünde boş bir iddiayı temsil eder. Gerçek bilgi, derinlik veya yetkinlik yerine; gösteriş, abartılı dil ve başkalarının beklentilerini manipüle etme becerisine dayanan bir kimlik inşa eder. Şarlatan için başarı, edinilen itibarın gerçekliğinden bağımsızdır. Tek amacı, bir illüzyon yaratarak başkalarını kendi yeteneklerine inandırmak ve bu sayede statü, güç veya maddi çıkar elde etmektir. Bir kurumda, siyasette ya da sosyal bir grupta Şarlatan, genellikle hızlı yükselişi ve gösterişli söylemleriyle tanınır.

Bu tehlikeli denklemde Yancı’nın rolü ise Şarlatan’ın gölgesi olmaktan çok, onun enstrümanı olmaktır. Yancı, Şarlatan’ın sunduğu sahte başarı ve güç dünyasına kendini dahil ederek, kendi eksikliklerini kapatmayı veya dolaylı yoldan menfaat sağlamayı amaçlar. O, Şarlatan’ın her sözünü, fikrini ve eylemini sorgulamaksızın kabul eden, hatta bunları coşkuyla yayan kişidir. Yancılar, Şarlatan’ın etrafında bir güvenlik ve onay duvarı örerler. Bu duvar, Şarlatan’ın eleştiriden ve gerçeklikle yüzleşmekten korunmasını sağlar.

Bu ikilinin varlığı, bireysel ilişkilerden tutun da büyük şirketlere ve siyasi oluşumlara kadar her yerde yıkıcı sonuçlar doğurur:

Şarlatan, kendi pozisyonunu korumak için gerçek yeteneği değil, kendisine olan koşulsuz sadakati ödüllendirir. Böylece, liyakate dayalı bir sistem yavaşça yerini, Yancı zihniyetine dayalı bir sisteme bırakır.

Yancılar tarafından sürekli onaylanan Şarlatan, hata yapma ve bu hatalardan ders çıkarma yeteneğini kaybeder. Çevrede oluşan "Evet Efendim" kültürü, kurumun doğru kararlar almasını engelleyen bir filtre görevi görür.

Bir süre sonra, Şarlatan’ın iddialarının boş olduğu ortaya çıktığında, onunla beraber Yancılar da itibar kaybeder. Bu durum, sadece kişisel bir çöküş değil, o kurumdaki dürüstlük ve güvenilirlik algısının genel olarak zarar görmesine neden olur.

Toplum ve kurumlar, ancak dürüstlük ve liyakati temel değerler olarak benimsediğinde Şarlatanların ve onların Yancılarının zehirli etkisinden kurtulabilir. Aksi takdirde, hayatımız, içi boş kahramanların ve onların alkışçı korolarının yankılandığı büyük bir yanılsama sahnesine dönüşecektir

Bu yazı toplam 928 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi