Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK’ÜN MİRASI

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK’ÜN MİRASI

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e "Başöğretmen" unvanının verildiği gün olan 24 Kasım 1928, ülkemizde 1981 yılından bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bu tarih, yalnızca bir kutlama günü değil; aynı zamanda Cumhuriyet'in eğitime ve öğretmene verdiği değeri simgeleyen derin bir anlam taşır.

Öğretmenler Günü'nün 24 Kasım olarak belirlenmesinin ana nedeni, Millet Mektepleri Talimatnamesi'nin yayımlanmasıyla Atatürk'ün resmen Başöğretmen unvanını almasıdır. Bu unvan, 1928'de gerçekleştirilen Harf İnkılabı sonrasında başlatılan ve tüm topluma okuma-yazma öğretmeyi amaçlayan büyük bir eğitim seferberliğinin liderliğini tescil etmiştir. Türkiye, bu özel günü dünya genelindeki birçok ülkeden farklı olarak kutlamaktadır—ki çoğu ülke UNESCO'nun tavsiyesiyle 5 Ekim'i Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul eder. 24 Kasım'ın seçilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim davasını bizzat kurucusunun şahsında somutlaştırması, ulusal kimlik ve vizyon açısından büyük bir öneme sahiptir.

Cumhuriyet projesinin en kritik ayağı, hiç şüphesiz eğitimdir. Yeni kurulan genç devlet, varlığını ve ilerlemesini cahilliği yok etmeye ve çağdaş nesiller yetiştirmeye adamıştır. Bu büyük dönüşümün ve aydınlanmanın en ön saflarında ise öğretmenler konumlandırılmıştır. Cumhuriyet, öğretmeni sadece bilgi aktaran bir memur olarak görmemiş, onu toplumsal ve kültürel dönüşümün fedakâr mimarı olarak kabul etmiştir. Köy enstitüleri gibi projelerle öğretmen, sadece okulda değil, aynı zamanda bulunduğu yörede rehber, lider ve aydınlatıcı olmuştur.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün öğretmene verdiği önem, pek çok çarpıcı sözünde ve uygulamada net olarak görülür. Onun için öğretmen, sıradan bir meslek erbabı değil, ulusun kurtuluşunun ve geleceğinin yegâne garantisidir. Atatürk'ün öğretmenlere yönelik en bilinen mesajlarından biri şudur: "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır." Bu sözler, öğretmene verilen sorumluluğun büyüklüğünü ve ondan beklenen yüksek karakteri ortaya koyar. Atatürk, genç cumhuriyetin, "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller yetiştirmesini istemiş ve bu görevi doğrudan öğretmenlere emanet etmiştir. Ona göre, bir milletin savaş meydanlarında kazandığı zaferler bile, ancak irfan ordusu (eğitimli toplum) sayesinde kalıcı sonuçlar verebilir. Özetle, 24 Kasım; Başöğretmen Atatürk'ün ışığında, Cumhuriyet'in temel felsefesi olan aydınlanma, bilim ve çağdaşlık yolunda, öğretmenlerimize duyulan sarsılmaz güvenin ve şükranın yıldönümüdür.

Tüm öğretmelerimize saygıyla

Bu yazı toplam 1487 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi