Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

KİM AKILI KİM DELİ

KİM AKILI KİM DELİ

Çekiçle örs arasında kalmanın nasıl bir şey olduğunu tırpan bilir. Ağaçtan düşenin halinden ağaçtan düşmüş birinden daha iyi anlar misali. Hayat zor ve çelişkili ya örs olacaksınız ya da çekiç, tırpan olmaya hiç gelmez hayata başarılı olmak güzellikleri görmek yaşamak için bir satranç şampiyonunun kıvraklığı ve yaratıcılığı düzeyinde olmamız gerekir öte türlü sürüye sayarlar. 1996 yılı benim için çok kötü bir yıl olmuştur örsle  çekicin arasında ki tırpan gibiydim panik atak isimli bir hastalığa düşer oldum ilerlemiş panik atak kişilik parçalanması. Kendimi bir bataklık için değmişim gibi hissediyorum yaşadığım yoksulluk ve aşağılanma beni buraya getirmişti.

Böyle bir ruh hali içinde Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine götürülmüştüm yakınlarım tarafından bir pazartesi gününün saat dokuzunda hastanenin psikiyatrı bölümündeydim benden önce gelmiş insanlar vardı tüm cesaretimi topladıktan sonra yanımda yana yana ağlayan adam, adam neden ağlıyorsun dedim cevap vermeyince yanında eşi olduğunu sandığım kadın. Neden ağladığını bilmiyor hastalığı bu dedi… Sıram geldi doktorun karşısına oturdum aramızda geçen konuşmaları daha önceleri defalarca yazdım çok iyi bir hekimdi sözünü ettiğim gibi aklım karışmış duygularım bozulmuştu ünlü heykel kadının yaptığı heykel

Gibi devamlı düşünüyorum hayat ileriye doğru değil geçmişi geçmişte yaşadıklarıma göre yaşıyordum şimdi bu yazıyı yazmanın nedenini açıklıyayım en önemli nedeni neden siyasi yazı nasıl bir şeyse sanırım slogan gibi bir şey bunu ben yapamam.. Biliyoruz ki insanlar farklı farklı düşüncelere ve davranışlara sahipler birileri için iyi hoş ve güzel olan başkaları için kötü ve çirkindir yaşamda tek güzellik yoktur her insanın bir hayat öyküsü vardır. İş de insanlık safrası böylesine zengin bir safradır okuyucularımın kendilerini bulacakları yazılar yazmaya çalışıyorum delilik konusunda bundadır. Birileri yarın neden ülkedeki yapılan bütün işlerin kötü gittiğini yazıyorsun der başka birileri ne olur bana acılarımı yoksunluklarımı hatırlatma der… birilerini isteğine göre yazamam kimsenin keyfine göre oynayamam dansöz değilim övgü isimli eseri yıllarımdan anlamıyorsanız bu suç benim değil Eros musun yazdığı deliliğe övgü eseri yıllar sonra kiliseyi eleştirdiği papazlar tarafından anlaşılmıştı en baba yazı delilik kadar siyasi değildir. Sokak da bir adam kaşınıyordu arada sırada da durup düşünüyordu yanına gittim ne düşünüyorsun dedim? Sence ben bu halimle ne düşüne bilirim dedi tımarhaneden yeni çıkmış biri o delilik de direnen bir bilge o insanlar bilmeden kendilerini çok akılı sanıyorlar bilmiyorlar ki insanın doğasında akıllılıktan çok delilik vardır. Aklı başında bir adam gösterin, sizin için tedavi ediğim der Carl Jung… uyanık gözü hilede hurda da olan nerde çalışırsa çalışsın ne iş yaparsa yapsın kış zaman da servet sahibi olanlar vardır ve bu insanlar kendilerini akılı sayarlar . Toplumun bir kesimi de onları akılı sayarlar akılı değiller tabi bunlar toplumun patolojik vakalarıdırlar zeka sahibi yaratıcı insanlar böyle şeyler yapmazlar bu insanlardan Ali Nazik isimli birini anlatmaya çalışayım Ali Nazik ünlü bestekar Hacı Arif Beyin hayat öyküsünden esinlenerek müzikle ilgili yazısını dönemin tanınmış beste karlarına gösterir ama olumlu bir eleştiri olmaz ve intihar eder çıkarla menfaatle işi olmayan yakışıklı zeki ve romantik bir Genç’tir Ali Nazik insan beyni dünyada eşi benzeri olmayan bir mucize bitimsiz ve sınırsızdır sanatı edebiyatı bilimi toplumsal durumları devrimleri onun sayesinde yapıyoruz hayat zorsa kendimizi tüketiyorsak düşmanlıklar varsa güzellikler yoksa beynimizi kullanmadığımızdandır.             

Bu yazı toplam 6641 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi