Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

KENDİLİĞİNDEN EĞİTİM

KENDİLİĞİNDEN EĞİTİM

Türkiyede ilk yazılan roman Karabibik isimli otuz sayfalık Nabizade Nazım'ın yazdığı bir romandır.
Yoksul bir köylüyü anlatır yazar. İstanbullu küçük bir burjuvadır. Yazılış tarihi 1860'tır. Tarihten de anlaşılacağı gibi Osmanlı dönemidir. 2. roman Karabibik'ten 20 yıl sonra yazılır. Küçük Paşa isimli bir romandır. Bu romanda Osmanlı'nın son dönemlerinde yazılmıştır çünkü kitabın yazarı 1930'da milletvekili olmuş. Bu dönem anadolu insanı çok yoksul çok çilekeş ve çok cahildir. Eğitim ve insan ilişkileri yok denecek kadar zayıftır. Dönemin aydınlarının hepsi İstanbulludur ve çoğu da subaydır. Bu durum 1960 yıllarına kadar böyle sürer. Yazar ve çizerlerin hepsi de varlıklı kimselerdir. Osmanlı için İstanbul çok önemlidir. İstanbul'a giriş çıkışlar MÜRÜR isimli bir tezkereye bağlıdır. Bu tezkere bugünkü pasaport değerindedir. Buradan da anlaşılıyor ki İstanbul Osmanlı için çok ayrıcalıklı bir şehirdir. Bu dönemi en iyi anlatan yazarlardan biri Yakup Kadri Karaosmanoğlu'dur. Yaban isimli romanında bu döneme özgü Türkiye'yi anlatmaktadır. Anadolu halkı nedendir bilmem her dönemde dünyanın en çilekeş halkı olmuştur. Cumhuriyet döneminde de bu çilekeşliği devam eder. Reşat Anis Toprak Kokusu isimli romanıyla bu dönemi anlatır. 1940'lı yıllarda da anadolu halkı yine yoksul yine cahil ve yine umutsuzdur. Halkın yüzde doksanı köylerde yaşamaktadır ve işin en kötüsü de kırsaldaki verimli toprakların tamamı bir avuç ağanın ve beyin elindedir. Toprak kavgalarından dolayı ülkede ölüme varan büyük suçlar işlenir. Bu dönemin önemli tanıklarından biri de yazarlarımızdan Şevket Süreyya Aydemir'dir. Ben tarihçi falan değilim. O zaman ben bütün bunları niye yazıyorum konusuna gelince, Cumhuriyet dönemi de dahil Anadolu coğrafyasında yaşayan bu insanların yüzleri hiç gülmemiş, çağdaş adalaetli bir eğitim alamamışlar. Ülkenin ekonomisi bir avuç zengin haraminin kasalarına indirilmiş vs vs vs...
Demek istiyorum ki bütün bu haksızlıklar, adaletsizlikler, halkımızın cahilliği yüzünden başına gelmiştir. Artık anlaşılıyor ki bu cahillikten kurtulmak kendi elimizdedir. İstiyorsak tabi... Resmi eğitimi beklememeliyiz. Herkesin kendini yetiştirmeye çalışması lazım. Becerikli, zeki, bilgili olmak için illa da yüksek okullar okumak gerekmiyor. Kitap, gazete, dergi okuyarak tartışarak da kendimizi geliştirebiliriz. Okumanın yaşı yok. Ülkemizde 70 yaşında üniverste bitiren var mesela. Müzik ne işe yarar, orman ne işe yarar, toprak ne işe yarar, okullarda da bu tür soruların cevaplarını öğreniyoruz. İstersek bütün bu soruların cevabını öğrenebiliriz. Bunun en iyi örneği benim, ilk okul mezunu çoban bir adamım, ben öğrendikten sonra hayli hayli herkes öğrenebilir. Mesela hizmetçiler kimdirler? Kimlere hizmet ederler, neden hizmet ederler ve karşılığında ne kazanırlar? Bunu bilmek için üniversite mezunu olmamız gerekmez. Bütün bunları okuyarak öğrenebiliriz. Bizim ülkemizde entellektüel olmak ayrıcalıklı gibi görülüyor aslında hiçte böyle değildir. Herkez okuyarak, düşünerek aydın olabilir. Yine sanatçı olmakta ayrıcalıklı gibi görünüyor. Halkın sanatçısının halktan farklı olması normal ama halkın dışındakilere hizmet etmesi anormaldir. Halkın sanatçısı halkın ayağına gider. Halkın öncülüğünü yapar. Halkın zorlandığı konularda dayanışma gösterir. Eğer bunları yapamıyorsa halkın sanatçısı olamaz olsa olsa günümüzde olduğu gibi varlıklı kimseleri eğlendirirler. Bütün bunları düşünerek de artık kendi kendimizi yetiştirmenin zamanı gelmiştir. Bu durum hiç zor değil, nasıl güzel bir kadını arzu edebiliyorsak, güneşin, ayın, denizin ve doğanın güzelliğini anlayabiliyorsak kendimizi de yetiştirebiliriz. Sözlerimden sıkılmayın, rahatsız olmayın, halk olarak buna mecburuz. Sonuç olarak sizlere iki güzel laf etmek isterim. Herkes çiçek getiriyor ama senin çiçeğin bir başka, herkesin dili var konuşuyor ama senin dilin bir başka, ben senin dilini terini çok özledim...

Bu yazı toplam 2546 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi