TARTIŞMA KÜLTÜRÜ
Tartışmak göreceli bir konudur tartışmak isteyenler hangi konuyu neden tartışmak istediklerini bilmeleri gerekir sözünü ettiğimiz konu bence dünyanın en nazik konularından biri konuyu sağlıklı ve verimli hale getirmek için tartışma kültürü olması gerekir tartışanların nezaket kuralları dışına çıkmamaları kabalık yapmamaları ve karşılarındaki tartışmacıları hakir görmemeleri gerekir bu tür verimli tartışmaları ancak bilgili insanlar başarabilirler sevgili okurlar şimdi size bir tartışmayı örnek vermek istiyorum ünlü Fransız yazar Balzac Ursule Minouret isimli romanında bir papaz diğeri ateist bir profesör bir diğeri de emekli bir generali tartıştırır manyetizmden tutun dünyadaki çok önemli konuları tartışırlar işi daha ileri götürüler düşkünler yurdundan bir kız çocuğu alır ve onun eğitimini de üstlenirler din konusuyla papaz sosyal hayat ve bilim konusunu profesör üstlenir vatandaşlık ve diğer konularla da general ilgilenir uzmanlık alanlarında hepsi de bilinen tanınan ve iyi bir intiba bırakmış insanlardır bu insanlar tartıştıkları konuda tıkandıkları zaman konuyu bir sonraya erteliyor o konuda çalışmalar araştırmalar yapıp sonra devam ediyorlar Türkiye’de bazı kimselerin yaptıkları gibi ağız dalaşı nezaketsizlik yok çünkü neden tartıştıklarını tartıştıklarının topluma nasıl faydalı olacaklarını biliyorlar tartışma nasıl yapılır ve neden yapılır konusunu merak eden insanların bu romanı okumalarını tavsiye ederim ilginç gelecektir bir ateistle bir papaz tartışabilir mi tartışıp o konuda ittifak edebilirler mi sevgili dostlar hem de en kralını tartışıyorlar bir papazla ateist bir profesör genelde ayrı bir dilde konuşurlar anlaşamazlar ama yazar onları tartıştırıyor ve anlaşmalarını sağlıyor çünkü tartışmacılar birbirlerini anlamaya çalışıyorlar Türkiye’de bir dönem sağcı inançlı bir yazar Abdurrahman Dilipakla Kemalist bir yazar bir tv programı yapmıştılar iyi de bir programda ben de severek izliyordum ama çevrelerinin rahatsız etmeleri yüzünden program uzun sürmedi çünkü tartışma kültürü eksiği yaşadığımızdan dolayı tartışanları da kabul edemedik Balzac eğitim konusunda papazın fikirlerini şöyle anlatmış papaz öğrencileri bir toprağa benzetiyor o toprağı sulayanlara çapalayanlara öğretmenler diyor bu fikri profesör de destekliyor her konuda olduğu gibi eğitimde de en başta sevgi saygı anlayış ve nezaket kuralları geçerlidir sevgili okurlar sözünü ettiğim bu konu on sekizinci yüzyılda yaşanıyor ve Balzac bu konuyu halkın aydınlanması için bir kitap haline getirmiştir yazarların önemli görevlerinden biri de budur benim derdim elbette romanı anlatmak değil derdim ülkemizde tartışma kültürü var mı yok mu bunu ortaya koymaktır eğitimli çevrelerde bir miktar olsa da ne yazık ki toplumumuzda henüz tartışma kültürü gelişmiş değildir çünkü tartışma kültürünü var eden eğitim sıfır ülkemizde eğitimli olmayan insanlar hiçbir konuyu sağlıklı bir biçimde tartışamazlar bir miktar tartışsalar da sonunda kavgaya dönüştürürler sevgili dostlar karşımızdaki insan bizim gibi düşünmeyebilir düşünmemesi de gerekir herkes her konuya kendi açısından bakıyor ama mutlaka her tartışmanın azami derecede bir uzlaşma sağlaması lazım arkadaşlarımla tartışabilir miyim diye kumalık konusunu tartışmak istedim yetmiş yaşına gelmiş bir kadının anlattıklarıyla tartışmaya başlamıştık hanımefendi bir dergiye şöyle yazmıştı ben bir kadınım yaşımın adımın nereli olduğumun hiç önemi yok Türkiye’de doğdum ve Türkiye’de yaşlandım adım Aysel de olabilir Leyla da aralarında birer yıl olan yedi çocuk doğurdum iki de kumam vardı biri öldü biri yaşıyor on çocuk da onlar doğurdular kumalarımdan birisi öldü öbürü benim üzerime kuma gelmişti evdeki ilk sınavımı kaynanama verdim ne yapıp ne edeceğimi kiminle konuşup konuşmayacağımı anlattı bu işin en tuhaf tarafı kaynanam da kuma gelmişti sevgili okurlar bu kadar ayrıntılı ve açık anlatılan bir konuyu elbette ki tartışamadık çünkü içimizde çok evliliği savunanlar da vardı ülkemizde bu konular televizyonlarda şurda burada tartışılıyor ve bu tür konular çokça yaşanıyor yirmi çocuklu otuz çocuklu aileler var yaşadığımız bu ortamda bir ya da iki çocuğun sağlıklı beslenip eğitilmesi büyük bir sorunken yirmi çocuk otuz çocuk yapmanın mantığı gerçekten tartışılır arkadaşların çoğu bu konuya duygusal ve içgüdüleriyle baktılar elbette ki içgüdüyle yapılan işler güzeldir ve doğaldır ama yaşadığımız dünyada bilime ekonomiye ve yaşamın gerçeklerine uymaz iyi ve güzel şeyler sabırlı ve görgülü insanlar içindir demişler tartışma kültürü de böyle görgülü nazik toleranslı olmak gerekiyor sokaklara çöp atanlardan denizleri de doğayı kirletenlerden hayvanlara zarar verenlerden tiksindirici sözler söyleyenlerden elbette ki böyle güzel tartışma kültürü beklenemez elbette ki herkesin kültürlü olmasını bekleyemeyiz ama sonuçta bir kentte yaşıyoruz yaşadığımız kentin sorunlarını bilmeliyiz bilmekle de yetinemeyiz tartışmamız da gerekir ülkesinin sorunlarını bilmeyen insanlarla elbette ki tartışmak çok zor olur çünkü onlar neyi nasıl tartışacağını da bilmezler sonuç olarak söyleyeyim bu tür konuları bilmenin yolu okumaktan anlamaktan ve araştırmaktan geçiyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.