Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

HAYATIN BİR ANLAMI VAR MI?

HAYATIN BİR ANLAMI VAR MI?

“Yok.” desem tam olarak doğru olmaz; çünkü bir eli yağda bir eli balda olanlar için, yani kapitalistler için bir anlamı var. Gariban, işsiz, evsiz, yoksul insanlar içinse bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Ne anlamı olabilir ki? Hayatı anlamlı ya da anlamsız hâle getiren biz insanlarız; yoksa özel olarak kendisinin bir anlamı yoktur.

Norveç’te, İsveç’te… Yani demokrasinin olduğu ülkelerde hayat bir anlam ifade eder. Buralarda hayatın anlamı, halkın demokrasi için verdiği mücadeleyle ölçülür. Sanatın, edebiyatın ve bilimin özgürce yapıldığı; herkesin eğitimden, sağlıktan eşit koşullarda yararlandığı ülkelerde de bir anlamı vardır. Çünkü hayata en önemli anlamı sanatçılar, edebiyatçılar ve bilim insanları kazandırır. Çekinmeden, korkmadan fikirlerimizi söyleyip kendimizi ifade edebiliyorsak hayat bizim için de anlamlıdır.

Sevgili okurlar; yazarak yaşama bir anlam katabiliyorsam, hayata da bir anlam katmış oluyorum. Mesleğini bile doğru dürüst seçemeyen genç öğrencilerimizin hayata bir anlam kattıklarını düşünmüyorum. Hayat hakkında tonlarca söz söylenmiş, analizler yapılmış. Son duyduğum söz de şöyleydi: “Hayat, bitmeyen bir tadilat ve tamirattır.” Doğru mu, yanlış mı bilemem; ama bu konuda en çok beğendiğim sözlerden biri de “Hayat bir satranç oyununa benzer.” sözüdür. Bu fikre tamamen katılıyorum.

Bu oyunda, oyunu iyi oynamayanlar yenilirler; yani mat olurlar. İyi oynayanlar, zekâlarını kullananlar ise şah olurlar. Bu oyunda şah olmak da var, piyon olmak da, mat olmak da. Oyuna piyon olarak katılıyorsanız, teslimiyeti daha işin başında kabul etmiş oluyorsunuz. Şah olmak ya da piyon olmak sizin tercihinizdir. Yaratıcı biriyseniz piyon olma olasılığınız asla olmuyor; öteki türlü piyon olmaktan başka şansınız da olmuyor. Yani hayatın karşısına nasıl çıkacağımız, yenilip yenilmeyeceğimiz bize bağlıdır.

Ben hayatın karşısına piyon olarak çıktım; çünkü yoksulluğun, kötülüğün, acizliğin kol gezdiği bir köyde doğdum. Yoksul bir köylünün cahil çocuğu olarak hayatın karşısına şah olarak çıkma imkânım kesinlikle yoktu. Hayat cahilliği asla affetmez; beni de affetmedi. Üç büyük ameliyat, uzun zaman açlık ve yoksulluk yaşadım; yani en sonunda tımarhanelik bile etti. Yalnız bana değil, cahil olan herkes için hayat bundan ibarettir. Kimseyi kimseden seçmez, hiç kimseye ayrıcalık tanımaz.

Yine de bence hayat hakkında en güzel sözü üstadım Dostoyevski söylemiş: “Hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım.”

Sevgili dostlar; ülkemi gezip görme, tanıma şansım olmadı. Bunun için çok üzgünüm. Ekonomik nedenlerden dolayı böyle bir lüksüm olmadı. Ama halkta karşılık bulmak isteyen duygularımı anlatma şansım oldu. Bu şansı bana tanıdığı için hayata teşekkür ediyorum.

Unutmadan söyleyeyim: “Halka bırakın düşünmeyi; biz sizin için düşünürüz.” diyenlere karşı, “Sizleri asla dinlemeyeceğiz. Her türlü kötülüğe karşı düşünmeye devam edeceğiz; çünkü ülkemizde her şeyi biz üretiyoruz, siz kapitalistler tüketiyorsunuz.” diyorum.

Ben bir sürü şey söyledim; ama hayatı anlamlandırmak konusu yine de kişinin durumuna göre değişir. Hasadı bol olan köylü için hayat anlamlıdır; kıtlık ve yoksulluk içinde yaşayan insanlar içinse hiçbir anlamı olmaz. Anlamlı bir hayat, ekonomik ve sosyal özgürlükçü bir hayattan geçer. Fikirlerimizi korkmadan söyleyebiliyorsak, insan gibi yaşayabiliyorsak, kesinlikle anlamlı bir hayat yaşıyoruz demektir.

Hayat hakkında o kadar çok söz söylenmiş, o kadar çok deneyim yapılmıştır ki… Bu konuda benim fikrim, en doğru şeyin hayatı yaşayarak, yani deneyimleyerek öğrenmek olduğudur.

Bir toplum için hayatın anlamlı olabilmesi için, hayatın zorluklarını ve kötülüklerini her türlü anlamda paylaşmamız gerekir. Bireyler birbirlerine anlayışla ve sevgiyle yaklaşmalıdır; her konuda birbirlerine güvenmelidir. Haksızlıklara hep birlikte karşı çıkmalıdır.

Sevgili okurlar; ülkemizde hayatın bir anlamı var mı diye sorarsanız, ülkenin millî gelirinin nasıl dağıtıldığına bakmamız gerekir. Millî gelirin yüzde seksenini yüzde beşlik bir kesim kullanıyorsa hayatın bir anlamı kesinlikle yoktur. Yani yoksulluk içinde yaşayan hiçbir insan için, hiçbir ülke için hayatın hiçbir anlamı olmaz.

Ama bütün bu söylediklerim, hayatın anlamlı olması için mücadele vermeyeceğiz anlamına gelmesin. Hayat mücadelesi dediğimiz şey; tarladan değirmene, oradan da soframıza gelen ekmeğin mücadelesidir. Bu mücadeleyi yaşadığımız her yerde ve her zaman vermemiz gerekir. Anlamlı bir hayat, mücadele ile kazanılan bir hayattır.

Hayvanlar bile bunun mücadelesini verir: arılar iğneleriyle, kuşlar gagalarıyla. İnsanlar da fikirleriyle… Ömer Hayyam “Aldığınız her nefesi bir fırsat bilin.” demiş. Sevgili dostlar; iki kelime söz söylemek, düşünmek, nefes almak… Hepsi mücadeleyle olan şeylerdir.

Bu yazı toplam 427 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi