Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

BEN DELİ MİYİM?

BEN DELİ MİYİM?

İnsanda ne kadar aymazlık kötülük çirkinlik ve sıradanlık varsa bir cümle hepsine hükmeder.

Delilik bunları insandan siler çıkarır, bu yüzden benim için delilik bir tür imtihazlılıktır. İlk işareti özgürlüktür. Don Kişot’ta, Dostoyevski’de, Neyzen Teyfik’te, Van Gogh’ta olduğu gibi barış kardeşlik ve dostluk delilik soyundan gelir.

Bir miktar deliliği olan biri olarak söylüyorum dün yine bir miktar yaşadım nereye gitsem oraya gelir problemli biri olduğumu kırk yaşından sonra ancak öğrendim.

Yani psikolojin bozulduğu zaman kendimi böyle tanıdım, buna gayret ettikçede problemlerim çok daha çoğaldı.

İnanın genel bir çoğunluğumuz egemenler gibi düşünüyor gariban olarak yaşıyoruz. Ünlü psikiyatır Fanon çoğumuz dünyaya beyaz maskeli kara derililer gibi bakıyoruz der.

İnsan bir kere olsun ben kimim, neler düşünüyorum, nasıl geçiniyorum, dünyadaki görevim nedir? Demez mi? Mesela ben cenaze merasimlerine gidemem, ölüm haberleri dinleyemem, hemen aklıma Azrail tabut ve mezarlık gelir.

Benim hayat öyküme sanırım doğmadan önce annemle babamın yaşadıkları acılar ve yoksulluklar karışmış ve ruhumda çok önemli izler bırakmış.

Çok yoksul bir ailenin ilk çocuğuyum. Annemin yeterli sütü olmadığı için keçiye emzirmişler, inatçılığım ondandır sanırım. Büyüdüğüm zaman doktor olmak istiyormuşum.

Doktor olamadım ama iyi bir hastalık hastası oldum. Gittiğim her yerde kimi aptal, enayi, gerizekalı dedi, kimileri isteyipte kendilerinde bulamadıkları bende buldukları için çılgın, kaçık, deli dedi.

Zaten bir süre sonra kendimi tımarhanede buldum. Her zaman söylediğim gibi ne öğrendiysem bu hastanede öğrendim. Mesela merak etmeyi, düş kurmayı, kurgulamayı, iyi insan olmayı, hayata ve insanlara ideolojik değil sosyal bakmayı, kitap okumayı bu hastanede öğrendim.

Dostoyevski’yi burada tanıdım. Üstat insana en büyük cezayı insanın vicdanı verir. Suç ve ceza romanında bu sözün özünü anlatır.

İnsanları tanımak istiyorsan yalnız evet dediklerine değil hayır dediklerine de bakacaksınız. Bir okur dostum neden delirdiğimi yazmamı istedi.

Deliliğin farklı farklı çeşitleri var. Freut mutluluk çocukluk anılarının tatmin edilmesidir der.

Bu söz baldan bile tatlıdır. Aklıma her geldiğinde çocukluğuma dönerim ve hüzünlenirim orta okul sıralarında okul yönetimini eleştirdiğim için iki saatliğine tuvalete kapatmıştılar.

Barbarik bu işte akıl hastanesine gittiğimde bir arkadaşa senin derdin ne diye sormuştum. Dışarda akıllıların içinde yaşayamıyorum demişti. Yani akıllı sananların bir gün doktorum ilaç yazıyordu nasıl dedim bilmiyorum.

Ben hapı doğarken yutmuşum dedim. Doktor güldü, evet dedi. Gerçekten ben hapı annemin karnındayken yutmuşum işte benim deliliğim bu annemin yaşadıklarını ruhumda taşıyorum.

İnanın kendimden çok daha insan olupta beni deli edenlerin bu insanları neden deli etmediğine şaşıyorum.

Benden çok daha kötü yaşayan milyonlar var bu ülkede annem bir deli doğurduğunu biliyordu ama nedenini bilmiyordu.

Göğüslerinden bana süt yerine geçmişte yaşadıklarının zehrini emzirdiğini de bilmiyordu. Morali bozulur diye de söylemedim. Okula ilk adımımı Kızılay’ın verdiği elbiselerle atmıştım işte benim deliliğim.

Aynı karından doğduğu öz kardeşlerimle farklı düşüneceğim ama sermaye beyleri gibi düşüneceğim beyler böyle istiyor diye işte böyle düşünmediğim için delirdim.

Herkes yaşadığı gibi düşünür.

Bu yazı toplam 5739 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi