Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

ZERDÜŞT BÖYLE BUYURDU

ZERDÜŞT BÖYLE BUYURDU

İtiraf edeyim ki 19.y.y Rus yazarlarını içimden gizliden gizliye hep kıskanmışımdır. Gel de kıskanma şimdi şu an elimde yine bir Rus yazarı olan Gladkov’un Çimento isimli bir eseri var. Bu eserde yazar(1917) Rus ihtilali sonrasında yaşananları anlatıyor. Eserin diğer bir ismi de Fabrikadır. Devrim sırasında yıkılıp harap olan dev bir fabrikanın yeniden üretime açılış öyküsü. Bir ülke de devrim yapmak zor tabi ama asıl zor olan devrimden sonra ülkeyi adaletli bir biçimde yönetmek. Ben yönetmenin ne kadar zor olduğunu bu kitabı okuyunca anladım. Öyle oturup atıp tutmaya gelmiyor. Bilgi, zeka, sabır ve öz veri istiyor. Yani okunması gereken bir kitap. Hayat da ki en samimi dostlarım kitaplardır. Ne zaman bir sıkıntıya düşsem bir şeylere darlansam hemen imdadıma gelir yetişirler kitaplar. İçimi onlara açarım beni dinlerler, yaralarımı sararlar, acılarımı paylaşırlar… Birinden bir on sayfa okudum mu rahatlarım. Beni hiç yarı yolda bırakmadılar. Benimle olmaktan sıkılmadılar. Arkamdan iş çevirmediler, beni sömürmediler. Bundan daha iyi dost olabilir mi?

Şimdi aklıma ünlü hikayecimiz Sait Faik geldi edebiyatımızın göz bebeği. Bu ülkede yaşayıp da Sait Faik’i okumayanlara acırım. Sait Faik’i , üstat Yaşar Kemal’i , Mehmet Akif’i, Nazım Hikmet’i okumadan ölmek gerçekten acınacak bir durumdur bu. Yazarları okumadan Türkiye’yi tanımanın imkanı yoktur. Tabi ki bir ülkenin köprülere yollara ihtiyacı vardır ama en çok ihtiyacı bilgiye vardır. Bilgili olmanın yolu okumaktan geçiyor. Türkiye’nin en büyük yoksulluğu okumama yoksulluğudur. Kitaplar okunsun diye yazılıyor ama Türkiye’de okunmuyor. Onca yazar boşu boşuna emek vermiş oluyor ve çok üzülüyorlar. Çünkü ülkemizde emeğe saygı gösterilmiyor.

Ünlü ressamımız Osman Hamdi “Kaplumbağa Terbiyecisi” isimli tablosunu bitirdikten sonra tablosuna şöyle bir bakıyor “bu tabloyu ben mi yaptım” diye ağlamaya başlıyor. Bugün Türkiye’de kaç insan bilir bunu ve dünyanın tanıdığı bu ressamımızı kaç insanımız tanır…

Şimdi kitaplar hakkında bu kadar övgüden sonra kitap çok faydalıdır herkes kitap okusun demek yerinde bir söz olmaz ama sözünü etmemde bir sakınca yok. Dostoyevski gibi bir yazar olmasaydı yazmasaydı bende kitap falan okumazdım. Üstadın kitapları sayesinde bilgi sahibi oldum. Bir ülkenin bilinmesi, gelişmesi yazarlarıyla, ressamlarıyla, bilim insanlarıyla olur. Türkiye dışarıda siyasetçileriyle değil Osman Hamdi gibi ressamlarıyla, Yaşar Kemal gibi yazarlarıyla biliniyor.

İngiliz dilinin yaratıcısı Shakespeare’dir. Yazarın Hamlet isimli eserini okumayanlar asla İngiltere’yi tanıyamazlar. Ben Türkiye’yi yönetenlerin Hamlet ’i okumadıklarını çok iyi biliyorum. Shakespeare’in “Olmak ya da olmamak” sözü bu anlamda çok önemlidir. Nietzsche Zerdüşt’ü bir şehre götürür halkın karşısına koyar “Hadi okuyup yazdıklarını halka anlat” der. Zerdüşt anlatmaya başlar ama halk Zerdüşt’ü anlayamaz. İnsanlar birbirlerine bu adam ne diye sorarlar. Nietzsche Zerdüşt’ü ikinci bir on yıl sonra yeniden getirir o şehre bu defa halk anlar Zerdüşt’ü. (DÜŞÜNÜLSÜN)

Bu yazı toplam 1249 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi