GEÇMİŞ OLSUN GEBZE'M
Gebze Mevlana Mahallesi’nde geçtiğimiz günlerde yaşanan bina çökmesi hepimizi derinden sarstı. Aynı aileden dört canın yaşamını yitirdiği bu acı olay herkesin yüreğini acıttı.
Henüz kesin nedenler teknik inceleme aşamasında olsa da olayın yaşandığı bölgenin hemen yakınında süren metro hattı çalışmaları dikkatleri bu yöne çevirdi.
Bu elim olay ,metro inşaatı etkisiyle mi meydana geldi?
Son süreçlerde Ege' de yaşanan depremler de zayıflamış zeminin hareketini tetiklemiş olabilir mi?
Civar semt ve mahalle sakinleri, bu sorularla büyük endişe içindeler.
Büyük şehirlerin gelişimi, ulaşım projeleriyle mümkün olur.
Metro hatları modern kentlerin omurgasıdır. Ancak bu tür altyapı projelerinde insan hayatının, çevre güvenliğinin ve mühendislik etiğinin her zaman öncelikli olması gerekir.
Teknolojinin ilerlemesi, planlamayı kusursuz hale getirmiyorsa; ilerleme kelimesi anlamını yitirir.
Metro kazıları, tünel açma çalışmaları veya derin temel inşaatları, çevresindeki yapılara ve zemine etkileri açısından titizlikle izlenmelidir.
Çünkü bir bina sadece beton yığını değil; içinde hayatların sürdüğü bir mekândır.
Olay sonrası yapılan ilk incelemelerde metro hattında doğrudan bir bozulma tespit edilmediği belirtildi
Süreç titizlikle takip ediliyor.
Elbette sebeplerini bulmak ve bundan sonra alınması gereken önlemler için yetkililer bilimsel çalışmalara devam edeceklerdir.
Kamu kurumları, belediyeler, mühendis odaları ve yüklenici firmalar; bu tür kazalarda şeffaf bilgi paylaşımı yaparak toplumun güvenini güçlendirmelidir.
Ayrıca benzer risk taşıyan bölgelerde yaşayan vatandaşların uyarıları dikkate alınmalı, çatlak, sarsıntı veya deformasyon gibi erken uyarı işaretleri zamanında değerlendirilmelidir.
Gebze metrosunun geçtiği diğer güzergâhlarda son dönemlerde yaşanan zemin hareketleri ve çökmeler, konunun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bu alanlar da dahil olmak üzere, hattın geçtiği tüm bölgelerin acilen detaylı zemin ve güvenlik incelemesine alınması gerekmektedir.
Bu yalnızca bir mühendislik gerekliliği değil, aynı zamanda bir insan hayatı sorumluluğudur.
Kentleşme; sadece yollar, köprüler ve metrolarla değil, insanı merkezine alan bir güven kültürüyle anlam kazanır.
Bu acı olay, bize bir kez daha hatırlatıyor: Her proje, öncelikle insan yaşamını koruma sorumluluğuyla başlamalıdır.
Eğer bu sorumluluğu unutmadan ilerlersek hem yerin altında hem de üstünde sağlam bir gelecek inşa edebiliriz.
Bugün soru sormak, suçlamak için değil, ders çıkarmak için konuşmalıyız.
Amacımız bağcı dövmek olmamalıdır.
Yerin altındaki tünellerin güvenliği kadar, yerin üstündeki hayatların da önemi vardır.
Gebze’de yaşanan bu acı olayın tekrarlanmaması için; güzergâh üzerindeki tüm bölgelerin, caddelerin ve yapı stokunun titizlikle denetlenmesi, varsa riskli alanların güçlendirilmesi artık ertelenemez bir zorunluluktur.
Her bina bir yaşamı taşır.
Ve hiçbir gelişme, hiçbir proje, insan hayatından daha değerli değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.