Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

YOKSULUN TATİLİ ZENGİNİN KASASINA

YOKSULUN TATİLİ ZENGİNİN KASASINA

 

         Anlatacaklarımdan dolayı tatile karşı olduğumu düşünmeyin!.

         Benim karşı olduğum “tatil” mantığı içerisindeki yapılan bazı şeyleri “tatil yapıyorum” diye lüks bir otele gidip büyük paralar harcamak, on liralık bir tabak yemeği elli liraya yemek, bir liralık bir çayı beş liraya içmek, gelene gidene bahşişler dağıtmak tatil değil, zenginin kasasını doldurmaktır.

         Öteki türlü gidip kırlarda tavuk kanadından cızbız yapmak da keyifli bir iş olacağını sanmıyorum.

         Bayram tatilinde ben, Bursa’ya gittim.

         Teleferiğin hemen dibindeki ormanlık bölgede, gece gündüz iki gün ormanda kuşlarla, karıncalarla onlarla koyun koyuna yattık. Çiçekleri kokladım, sevindim. Dikenler elime battılar yine sevindim.

         Sadece gökyüzü bir de ağaçlar ve böcekler vardı.

         Hayatımda o iki gün içinde ilk defa ilham geldi.

         İlk defa ölümle yaşamı birlikte düşündüm.

         Kendi ölümümü düşündüm.

         Geceleri romantik rüyalar gördüm.

         Bolca hayal kurdum.

         İnsan paradan puldan ve kentin kargaşasından uzak olunca kendi asıl doğallığına dönüyor.

         Bu iki gün çok iyi geldi bana.

         Benim de herkes gibi tek düze bir yaşantım var.   

         Otuz beş yıldır aynı ev, aynı mahalle ve aynı insanlarla yaşantımı sürdürüyorum. Sinemaya gitmiyorum, tiyatro izlemiyorum. Sosyal olarak tek yaptığım şey, kitap okumak ve yazı yazmak..

         Tatil dedim ya, kafayı bu tatile taktım sanırım.

         Çoğumuzun ailesi yoksul, babalarımız işten ayrılmış. Çoğumuz toplumdan, aileden ve yönetenlerden sevgi ve saygı görmemişiz…

         Nihayet üçüncü gün geldi, sabah iyi başlayan günüm akşama sinir ve stresle zindana döndüm.       

         Böyle zamanlarda tek ilacım var, o da, kitap okumak. Çoktan beri yarım kalmış olan Gogol’un “Mayıs Geceleri” öykü kitabını okuyama başladım.

         Şimdi bu öyküyü sizlerle paylaşacağım.

         Sevgili Okurlar,

         Öykünün ismi “Müfettiş”.

         Yıl, 1860. Gogol’un bu esiri okunur, okunmaz Rusya’da kızılaca kıyamet kopar. Çünkü bu öykü, dönemin bürokrasisini, Çar’ın despot yönetimini ve memur zihniyetini eleştirir ve yerden yere vurur.

         Ah, Türkiye’de de Gogol gibi bir yazar olsa!..

         Böyle büyük dâhiye Türkiye’nin ihtiyacı var.

         Dönemin beylerin bir kaçı “Gogol Rusya’nın düşmanıdır, ayaklarını ellerini bağlayıp Sibirya’ya sürmeli” diye fetva verirler. Sibirya o dönem vatanseverlerin, devrimciler ve hak hukuk isteyenlerin sürgün edildiği bir yerdir.

         Son yıllarda Türkiye’de konformist küçük burjuva bir takım yazarlar türedi.

         Modaya düşkünler, marka takılırlar

 

         Taksim direnişinde bu insanların gerçek yüzlerini gördük. (Daha çok yazacaktım ya!...)

Bu yazı toplam 856 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi