Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

YANLIZLIĞA ÖVGÜ HAYAT YOLUNDA

YANLIZLIĞA ÖVGÜ HAYAT YOLUNDA

Pazar günü evden sokağa çıktım, sokağın çok kalabalık, birkaç ara sokağın kesiştiği bir yerde, birçok rengi güzelliği üzerinde taşıyan bir kelebeği öldürmüşlerdi. öldürüldüğü yeri bile güzelliğiyle, renkleriyle çevresinden ayırmış, önümden giden onlarca insan onun ölü bedeninin üstüne basıp geçtiler. İçlerinden birisi onu görmedi, işte benim halkımın güzelliğe bakış açısı bu çevreye bakma duyarlılığı bu dedim. Bir ben gördüm o güzelim kelebeği, insanların ayaklarının altında ezilmekten sadece o güzeller güzeli iki kanadı kalmıştı. O kanatları aldım şu günlerde can hıraç okuduğum Tolstoy ve çağdaşları isimli kitabımın sayalarının arasına koydum.

Güneşin doğmasını, gece yıldızların parlamasını, ayın güzelliğini, özellikle sabahın erken saatlerini mutluluk olarak görürüm. Böyle zamanlarda acılarım hafifler, gönlüm yeşerir yaşama karşı umutlanırım. Yoksulluk bana doğayla doğallıklarla mutlu olmayı öğretti. Mesela son güz gibi bende güzel dökerim. İşte bu duygular içinde gittim ben Bakırköy’e. Yani Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine… Bahçesi sessiz sakin bir orman gibiydi. Derinlikli, gizemli bir orman, ara sıra kulaklarıma oradan yatan hastaların sesleri geliyordu. Sağa sola bakarken birden baktım yumruğunu çenesinin altına koymuş düşünen bir adamın karşısındayım. Etrafındaki havuzdan sular akıyor, az ilerde duran adama bu kim dedim? Düşünen adam dedi.

Ben bireyci bir ruhla büyüdüm, yani tek tabanca yaşadım. Yalnız kurt gibi, Robinson gibi. ama edindiğim dostlarımın büyük çoğunluğu emekten kolektif yaşamdan bölüşüp paylaşmadan yana olan güzelliklerin yaşanması için mücadele veren insanlardan oluşmuştur. Bireyci düşünmem yalnızlığım zaman zaman o insanlardan ayırmıştır ben. Beni böyle bir kamburum vardır bu benim elimde olan bir şey değildir. Ben çoğunluğun içinde tek başıma yürüdüm tek başıma yaşadım ve tek başıma kendi kendime konuştum benim hayat öyküm bu ben bu hayat öyküm yüzünden psikolojik tedavi gördüm yazmaya böyle haller içinde başladım. Münzevi sözler etmem bundandır. Bu ruhsal bozukluğumun bizzat yaşanmış acısı çekilmiş tecrübesi analiz dilmiş meşakkatli bir yaşamım var. Tedaviden önceki yaşamım eski bir gerdanlık gibidir içinde kurtçukların kaynaştığı acılarla gittim ben Bakırköy’e yazmamın bir nedeni de kendi kendimi tedavi etmektir.

Bence bilinçli olmanın hakkı, hukuku bilmenin, insanlaşmanın yolu okumaktan yazmaktan geçiyor okumadan yazmadan önce bana öğretilenlerin hepsinin yanlış olduğunu okuduktan ve yazdıktan sonra anladım okuduklarını yazdıktan sonra hayatın bir çatışma olarak değil insanlar arası bir dayanışma olduğunu anladım benim dünya görüşümün temelinide bu felsefe oluşturuyor. Ortak yaşam bilincinide bu felsefeden alıyorum. Hayat bir yolculuk bu yolda yürümezseniz hayatın nasıl bir şey olduğunu anlayamazsınız bunu henüz fark edemeyen milyonlarca insan vardır. Ne kadar insan sorabiliyor insan kendine bu akıp giden hayatın anlamı nedir? Biz neciyiz? Kimiz bu alemde? Ucunda ölüm olan bu hayat için bunca çaba, çalışma, para biriktirme niye? Bunların ne anlamı var? Ben bu yolda isyanlarla öfkelerimle yürüyordum. Dostoyevski Tolstoy bu yolculukta yolumu aydınlatıyorlar bir insan ömrünü neye vermeli? Harcanıp gidiyor ömür dediğin yolda kalanda bir yolda yürüyende bir harcanıp gidiyor ömür dediğin diyor Hasret Gültekin hiçbir zaman sütten çıkmış ak kaşık olmadım kendime yapılmasını istemediğim birşeyi kimseye yapmadım aklımı beğendiğim zamanlarım çok olmuştur. Ortaokulda okulda adım yoktu benim okul müdürü ve bazı öğretmenler vahşi çocuk diye esleniyorlardı. Bir iki gün önce eski çeşmenin önünde oturan kadının çocuğu iç yakıcı bir sesle ağlıyordu. Kadına neden oğlun ağlıyor diye sordum. Kadın ne diye ağladığını bir bilsem sana da söylerim ya biraz ısrar edince kızgınlık sözleri çıkararak anlamıyor musun? Kardeşim açlıktan altıda ıslandı dedi. Şimdi doğal olarak siz ne yaptınız demenizi bekliyorum inşallah diyorsunuzdur. 

Bu yazı toplam 891 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi