Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

TAKSİM DİRENİŞİ…..

TAKSİM DİRENİŞİ…..

 

            Bilimi, sanatı, edebiyatı kötüleyen, cehaleti meth eden, hakiki bilim adamlarına küfreden, onları  küçümseyen insanlar nasıl cesaret edebilerler buna?

            Böyle bir cürete hangi vicdanla kalkışabilirler?

            Ne yazık ki sevgili okurlar, böyle insanlar var, hem de sıradan okumayan, yazmayan, düşünmeyen insanlar bunlar.

            Okumuşlar var tabi, asıl üzücü olan da bu!..

            Yazmak, okumak ve düşünmek çok önemli.

            Mesela, bu insanlara soruyorum:

            Siz hiç aşık oldunuz mu?

            Bir insana tutkuyla bağlandınız mı?

            O ağladığı zaman, siz de ağladınız mı?

            Mesela siz hiç, iki mısra şiir yazdınız mı?

            İnsanlarla ekmeğinizi, suyunuzu paylaştınız mı?

            İnsanlığın yararlanabileceği bir buluşunuz var mı?

            Torunlarınıza anlatabileceğiniz bir masal biliyor musunuz?

            Bir tomurcuk nasıl patlar, bilir misiniz?

            Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirebilirsiniz?

            Rahmetli Annem, okumama, yazmama çok kızardı. “Gözlerin kör olacak” derdi. “Sana bir lokma ekmek veren oluyor mu, okuduğun için?”

            Annem de yukarıda sözünü ettiğim insanlar gibi düşünürdü.

            Böyle düşünmek, bilime, sanata, edebiyata, hayatın gerçeğine karşı çıkmaktır.

            Böyle düşünen insanları aslında çok da yadırgamıyorum.

Türkiye’de okuyup, yazan, soru soranın, başına gelmedik belalar kalmamıştır.

            Yargılanmışlar, sürgün edilmişler, işsiz bırakılmışlar, sermaye bu insanları halka bölücü, komünist, yıkıcı, hükümet ve halk düşmanı belletmişlerdir.

            Yani; okuyan, yazanlar Türkiye’de hep sefil olmuşlardır. Okumak, yazmak ve düşünmek ne yazık ki bizim toplumumuza uymuyor, bizi bozuyor!...

            Büyük toplumsal sıkıntıların, sancıların yaşandığı ülkelerde edebiyat, sanat, bilim ve siyaset kalitelidir ve hareketlidir. Böylesi ülkelerin sanatçıları büyük insanlardır. Toplum olarak ne yazık ki, böyle büyük toplumsal sarsıntıları çok fazla olmaz bizde. Onun içindir ki, sanat, edebiyat, bilim gelişmemiştir.

            Yakın zamanda Taksim Direnişi yüzümüzü biraz olsun ağarttı.

            Bu direniş Türkiye’yi temelinden sarsmış, halkı uykudan uyandırmış sorunlara sahip çıkmaya yönlendirmiştir.

            Türkiye böyle bir olayı hiç beklemiyordu.

            Böyle muhteşem bir güzellik olamaz dememize rağmen, ne iyi ki, olmuştur.

            Bu direnişle halkımızın umutsuzluğu umuda dönüşmüştür.

            Bilime, bilim adamlarına yanlış mantıkla bakanları ezberlerini bozmuştur.

            Daha da önemlisi,

            Otoriteye kayıtsız şartsız teslim olmuşların ezberlerini de bozmuştur.

            Yazarlar, gazeteciler yazdılar, ressamlar, karikatürcüler çizdiler, halk bu olayı konuştu, tartıştı.

            Bu olay karşısında kalpleri kararmış, dilleri peltekleşmiş, beyinleri sulanmışlar, şaşırmış kalmışladır.

            Az şey midir?

            Halkımızdan gözlenen gerçek hayat, Taksim Direnişi’yle yeniden hayat bulmuştur.

            Bir de, enerjileri tükenmiş, heyecanları bitmiş, eskimiş, liberalleşmiş partiler şaşırıp kaldılar.

 

            Türkiye’de yok edilmeye çalışılan kardeşlik, birlik beraberlik ve barış Taksim Direnişi’yle yeniden canlanmıştır. 

Bu yazı toplam 1849 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi