Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

Palto ve Kandil

Palto ve Kandil

insanların doğup büyüdüğü yerlerde özellikle de kırsal bölgelerde köylerde yaşayıp dünyada olup bitenlerden habersiz oldukları eski zamanlardan söz etmek istiyorum bu tür sohbetlerin adına günümüzde nostalji deniyor geçmişi yad etme geçmişten söz edince kimi insanlar kızıyorlar geçmişle uğraşmaya harcayacağınız zamanı geleceğe harcamalıyız diyorlar haklılar da ama yine de geçmişi bilmeden ileride yaşayacaklarımızı kurgulayamaz ve kuramayız geçmişi bileceğiz ama orada kalmayacağız yaşamı geriye çekmeye çalışmayacağız çünkü hayat geriye doğru değil ileriye doğru yaşanıyor Einstein görecelik kuramını ondan önceki çalışanların fikirleri üzerine geliştirmiştir bilim dahil sanat edebiyat her şey geçmişte yaşananlar üzerine kurulur ve kurgulanır psikoloji bilimi geçmiş üzerinden hareket ettirilir bir psikiyatra gittiğiniz zaman ilk önce sizin çocukluğunuzu sorgular bunun gibi vs vs konuyu iletişim konusundan yani mektuptan başlayalım otuz kırk yıl önce hatta daha da ileri bir tarihte toplumsal iletişim mektupla yapılıyordu ve çok olağanüstü bir şeydi postacılar vardı kapılarımızı çalsınlar diye beklerdik onları kızımızdan oğlumuz dan gurbetteki dostumuzdan askerdeki arkadaşımızdan haberi onlardan alırdık geçmişin mektupları yazdığımız öyküler ve kısa hikayeler gibiydiler eli kalem tutanlar yazardılar okuması yazması olmayanların mektuplarını okuryazar olanlar yazardı yani mektup insanların birbirlerini tanımalarının çok önemli bir aracıydı dönemin önemli bir aydınlatma aletinden kandilden söz etmek istiyorum kırsal bölgede yani köylerde yaşayanlar kandili çok iyi bilir tanırlar evimize ilk girdiğinde annem bunu bulanlara yapanlara dua etmiş dünya varmış demişti o güne kadar gazla yanan lambalar vardı bu gaz lambalarından önce de insanlar evlerini çıra yakarak aydınlatıyordular bugün gerçi kandil yok çok gerilerde kaldı herkesin evinde elektrik var tabi bugünlere kolay gelinmedi mesela telefonlarımız bilindiği gibi telefonlarda mektuplar üzerinden gelişmiştir kandili anlatmamdaki amacım toplumdaki zenginlik ve fakirliği anlatmaktır kandilin kullanımı 1920lere falan dayanır kandiller kısım kısımdı 5 numaradan 14 numaraya kadar kandil vardı 5 numarayı en yoksullar 7 numarayı orta halli olanlar 14 numarayı da zengin olanlar köyün ağaları şeyhleri beyleri kullanırdı sevgili okurlar ülkemizde Kandil'deki bu adaletsizlik değil eğitimde sağlıkta yemede eğlenmede giyinmede her türlü ihtiyacımızda büyük adaletsizlikler vardı bu adaletsizlik günümüzde de sürmektedir o günlerde kandil kullanamayanlar bugün de elektrik doğalgaz ve su faturalarını ödeyemiyorlar yani bu ülkede yüz yıldır zengin fakir ayrımı hiç ortadan kalkmadı eskiler zengin yükünü dağdan aşırır fakir düz ovada yolunu şaşırır derlerdi yoksullarla zenginlerin yemek yedikleri lokantalar oturdukları kahveler eğlence yerleri yaşama dair her şey farklıdır şimdi de doğu Anadolunun bir köyünde köylülerin anlattıkları bir paltodan söz etmek istiyorum bu palto doğu Anadoludaki yaşamı özellikle de köylülerin yaşadığı yoksulluğu bize anlatmaktadır palto dediysem ünlü yazar Gogol'un paltosu değil yani Rus paltosu değil Türk paltosudur Gogol'un da böyle muhteşem bir hikayesi vardır sözünü ettiğim palto Ardahan'a bağlı akyaka köylülerinin hayat öyküsüdür bu köy 200 haneli bir köydür köyde yalnız bir adamın paltosu vardır bu paltoyu da oğlu babasına Almanya'dan göndermiştir köylüler kazaya ya da devlet dairelerine giderken bu paltoyu ödünç alır giyip gidermişler bu yıllar 1947 yılları tek parti iktidarı yıllarıdır türkiye çok yoksuldur doğu bölgesi ve köylüler daha da yoksuldurlar ağalık beylik şeyhlik düzeni hüküm sürmektedir doğuda köylülerin çocukları en çok öğretmen olabiliyorlar o da varlıklı olan köylülerin çocuklarıdır bugün yaşları benim yaşımda yetmişi geçmiş olanlar o bölgede yaşamış olan insanlar bu yoksulluğu dibine kadar yaşamışlardır ben çok iyi hatırlıyorum yünden örülmüş çuhadan elbiseler vardı durumu iyi olanlar kara kurşun lastik giyerdiler çok yoksul olanlar da çarık giyerdiler

Bu yazı toplam 7928 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi