Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

ÖLÜ CANLAR

ÖLÜ CANLAR

 

Ruslarda, İngilizler ve Fransızlar kadar yazarlarına, şairlerine ve ressamlarına karşı görevini yapmış bir halktır. Yazarlarının kitapları çıkar çıkmaz almış okumuşlardır. Okur , yazara karşı görevini onun yazdıklarını alıp okuyarak yerine getirir. Dostoyevski öldüğü zaman kırk bine yakın Rus cenaze merasimine katılır. Bu durum bir halkın sanata ve edebiyata verdiği değeri ifade eder. Türk halkının böyle bir geleneği ne yazık ki yoktur. Türkiye de Yaşar Kemal’i tanıyan , onun bir iki eserini okuyan bilen çok az insan vardır. Oysa Yaşar Kemal dünya halklarının tanıdığı çok önemli bir yazardır. Dünyanın  en az okuyan halklarından biri de benim halkımdır. Şimdi Rus edebiyatının temel taşı sayılan , dahilik ve delilik arasında gidip gelen , deliliği tescillenmiş dünyanın en ünlü delisi sayılan Gogol’dan ve onun yer yüzünün en güzel eseri sayılan Ölü Canlar isimli eserini anlatmaya çalışacağım. Gogol bu kitabın ikinci cildini yazarken delirir. Bu eser Gogol’a baş kaldırmış, isyan etmiş ,yazarı ezmiş geçmiştir. Tam sonuna gelmek üzereyken birden cinnet geçirir ve yazdıklarını ateşe atıp yakar. Gerçekten bu eser insanı delirtebilecek gizemli ve derinliği olan bir eserdir. Eserin ana konusu sıra dışı bir konudur…  Çiçikov isminde bir bürokrat , köyleri dolaşıp ölmüş olan insanların kimliklerini çıkarır. Bu insanları yaşıyormuş gibi göstererek devletten kredi almaya çalışır. Bu dolandırıcılığında dolaştığı köylerin ağlarını, beylerini ve devlet görevlilerini kullanır. Roman böyle gizemli bir kurgu üzerine kurulmuştur. Dönemin Rus bürokrasisinin kanayan bir yarasıdır bu roman. Delirme hali toplumun dışında olan bir hal değildir.

Ölü Canlar tüyler ürpertici ,insanın zekasını zorlayan, ruhunu ve vicdanını ezen fantastik ögelerin öne çıktığı bir eser. Gogol bu romanı patetik , marazi bir ruh hali içinde yazmış. Yazar paranoyaktır. Absürt bir dili vardır. Romanın içinde insanı kedine çeken hayal-düş, gizem ve fantezi gibi çok önemli ögeler vardır. Gogol’u iyi anlatabilmek için biraz onun gibi kaçık olmak gerekir. Bu kitabı okuduktan sonra Rus halkının Türk halkına çok benzediğini keşfettim. Bir Türk yazarı bu konuya benzer bir konuyu yazabilirdi ama ne yazık ki Gogol kadar güçlü bir yazar çıkaramadık.

Konu delilikten açılmışken bizim de var delilerimiz . Mesela Deli İbrahim diye ün yapmış bir padişahımız var. Edebiyatla felsefeyle meşgul olmuş. Şiir yazmış bir dahi deli. Üç dil biliyor , piyano çalıyor ve tek derdi padişah olmak istememesi . Tuhaf hareketleri olan sıra dışı bir padişah. Gine dönemin iktidarlarının delirttiği Tevfik Fikret… Bilginin ve zekanın delirttiği bir şair ünlü psikiyatr Serol Teber. Bilgi insanı özgürleştirir insan özgürleştikçe yalnızlaşmaya başlar . Tuhaf tuhaf davranışlar gösterir. Dahi delilerimizden Neyzen Tevfik… Bulutum , yıldırım oldum düştüm peşine , sonra çıktım top başında gürledim.

Delirme hali toplumun dışında olan bir hal değil bizzat toplumun içinde toplumla birlikte yavaş yavaş olur. Orta okula gidiyorum . Doğru dürüst ne okul kıyafetim var ne defterim ne kalemim… Kızılay’ın yardımıyla işi götürüyorum , daha okulun başındayken tasdikname alacağım belli olmuştu. Öyle de oldu. Sefaletin en diplerinde yaşayan bir ailem var. Dünyanın ez zeki çocuğu olsam ne yazar. Zeki insanların sevilmediği bir ülke de yaşamam da bir şanssızlık…

Bir insana verilebilecek en büyük ceza onu kirli paslı pis bir odaya kapatıp dışarıyı görebileceği bir delik açmaktır o odaya. Okumayı o kadar çok istiyordum ki okuyamamama sebep olanlar utansınlar. Onlar beni çürümüş bir yaprağa , deprem yüzünden parçalanmış bir toprak parçasına gönderdiler. Ben yazarak bu dertlerimi başka insanlara anlatma şansı buldum. Psikolojik rahatsızlıkları alt etmenin en iyi yöntemi budur. Psikolojiniz bozulmuşsa rahatsızlığınızı yasak demeden oturmadan başkalarına anlatacaksınız. Okuyacaksınız , yazacaksınız , spor yapacaksınız , sosyal etkinliklere gireceksiniz…

Dertleşmek en ideal ilaçtır. Gogol yazarak hastalığını aşmak istiyordu ama aşırı duyarlılığı ve zekası izin vermedi. Çünkü o , sıradan biri değildi.

Toplumun katı kurallarına herkes dayanamaz…!!

Bu yazı toplam 1032 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi