Fatoş Özut Kırtay

Fatoş Özut Kırtay

KARNE HEDİYESİ

KARNE HEDİYESİ

"Verin çocuklarımızın çocukluğunu.

Karda kışta odun taşırdık oynaya oynaya.

Sınıfımızdaki kuzine sobaya atmak için.

Modern binalar mı vardı o zaman?

Sırayla odun getirirdik işte.

Oyun gibi eğlenceli gelirdi bize.

Gururlanırdık bir de.

Bir şeyler başardığımızı görürdük,ondan herhalde.

Şeref hocamız vardı, çok neşeli,esprili bir öğretmendi. Eşek çizerdi tahtaya, gülelim diye.

Kahkahalarla gülerdik.

İçimiz, yüreğimiz, çocukluğumuz ısınırdı.

Üşümemiz geçerdi,unuturduk üşüdüğümüzü.

Öyle mutluyduk ki...

Şimdi çok şükür okullarımız çok modern.

Doğal gazı ile bir güzel ısınıyor.

Hiç üşümüyor çocuklarımız.

Çocuklarımızın çocukluğu ile, kendi çocukluğumu kıyaslıyorum. 

Her şeyleri var ama eksikleri çok....

Mutsuzlar en başta mesela.

Doyumsuz,hayalsiz,merak duygularından yoksunlar.

Geçen günlerde, Gebze Belediyesi sponsorluğunda, beşinci sınıf öğrencilerine

bisiklet hediye eildi.

Çocuklar çok mutlu oldu.

Gelecek sene de tablet ya da bilgisayar verileceği bilgisi verildi.

Çocuklar kendi aralarında konuşurken kulak misafiri oldum.

Diyorlardı ki;

"Hem bilgisayar, tablet ve telefonla oynamanın zararlı olduğnu söylüyorlar.

 Hem de bilgisayar,tablet veriyorlar. Bu büyükler bir tuhaf!"

Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.

 

Tabletler, bilgisayarlar dağıtılıyor.

Çağ teknoloji çağı, elbette en iyisini bilirler.

Bilirler de ona göre yaparlar her bir şeyi.

Bu yüzden dağıttılar bu teknolojik aletleri.

Öyleyse neden bu çocuklar mutsuz, doyumsuz, bencil.

Hayal bile kuramıyorlar artık.

Hemen hepsinin elinde ,en az bir teknolojik araç var.

Kapanıyorlar odalarına, napıyorsun dediğimde 'ders çalışıyoruz' diyorlar.

İyidir mutlaka,siz doğrusunu bilirsiniz de ,benim aklım almıyor, alamıyor bir türlü.

Her şeyleri tam olan bu çocuklar bir tuhaf geliyor  bana.

Konuşmuyorlar, iletişim kurmuyorlar gerekmedikçe.

Oyun oynamaları bile değişti.

Tabletten, bilgisayardan oynuyorlar artık.

Tepemin tası attı.

Telefon,tablet saklamaktan , köşe kapmacalara döndü akşamlarımız.

Masallar dinlerdik biz.

Sıcacık sohbetlere iliştirilen, patlamış mısır eşliğinde...

O anlarda yaşadığım hazzı anlatamam.

Hızla dejenere oluyor bu çocuklar. 

Yorgun gözler,erken çökmüş omuzlar, gülüşün olmadığı çocuklar....

Sahi ne olacak bu gidişatın sonu?

Bilgi bilgi diye, teknolojiye boğulan çocuklar bizden uzaklaştılar iyice.

Biz aileler, lise sona kadar  yasaklarız diye düşünüyorduk.

Bu bilgisayarlar çıktı.

Ödüller bu olmamalı  bence.

Zamanın çoğunu , bu teknolojik aletlere bakarak geçirmesinler

Üzülüyorum...

Çocuklara daha bilgili i insan olmadan once insan olmayı öğretmek için gerekir.

insanların en iyisinin,insana hizmet ettiğini aşılayarak eve gönderin tabletlerle değil.

En iyisi bende , iyi sıra bende en iyi marka bende düşüncesi ile değil.

Cehaletin kötü bir şey olduğunu iyiliğin enir olduğunu.

Bilgisayardan milyon kat daha güçlü beyinlerine yükleyerek gönderin.

Araştırmayı bilmeli çocuk. 

Yorulmalı, koşturmalı...

Aramalı, bulmalı...

Kac yaşına kadar cocuk olacaklar?

Ders,ders, ders,tablet, bilgisayar...

Hani kütüphaneler?

Hani araştırmacılık?

Sayın büyüklerim, iyice bir gözden geçirseniz yine.

Çocukların çocukluğunu çalmayın lütfen..."
 

Dedim ya elçiye zeval olmaz.

Umutlu günler efendim.

Bu yazı toplam 6380 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatoş Özut Kırtay Arşivi

AHVAL

04 Aralık 2024 Çarşamba 07:02