Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

İNSANI ANLAMAK HAYATI ANLAMAKTIR

İNSANI ANLAMAK HAYATI ANLAMAKTIR

Merak ettiğim ve düşündüğüm tek şey değil ama en çok merak ettiği şey insandır insan nasıl yaratıldı, ilk insan kimdir, evrendeki görevi nedir, onu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği nedir, nasıl doğar nasıl yaşar nasıl ölür ve psikolojisi nasıl bozulur ve nasıl delirir

Bu konuyu araştırmak ve düşünmek beni mest ediyor ayrıca haz veriyor mesela insanla ilgili eserleri okuyunca kendimden geçiyorum Freud’u ve Dostoyevski’yi bundan dolayı beğeniyorum onların yazdığı eserleri okumak bana haz veriyor Freud mahcup, sıkılgan, utangaç bir kişiliğe sahipmiş hastaları ile konuşurken yüzlerine bakamazmış ayrıca psikolojisi de son derece bozukmuş sanırım psikolojisi bozuk olan hastalarını kendine bakarak daha iyi anlıyormuş. İlk defa insanın gizli, mistik ve ruh dünyasına yani bilinçaltındaki özüne giren insandır Freud. Bilinçaltındaki insanın gerçek kişiliğini bilinçüstüne çıkarmış çağının dâhisidir. İnsanın gizli, saklı en mahrem duygularının öyküsünü anlatmıştır üstat Dostoyevski. Romanlarında köleleştirilmiş, boyun eğdirilmiş, aç ve sefil edilmiş cahil bırakılmış insanların öykülerini anlatır ve bu insanların üstünden kar sağlamış vicdansızların hayat hikayelerini de anlatmış işte bu yüzden düzenbazların, vicdansızların gazabına uğramıştır. Bende bu yüzden üstadın gittiği yoldan giderek tımarhanelere, genelevlerine, sokaklara düşmüş hayat kadınlarının, dilencilerin sistem tarafından ötekileştirilmişlerin, isyan edenlerin hayat öykülerini yazıyorum. Şimdi sizlere kötü ruhlu bir kadın yüzünden ölmek istemiş bunun için kendini içkiye, kumara vermiş ama ölememiş çünkü insan istediği zaman ölemiyor belki de en çok yaşamak istediği zaman ecel gelip karşısına dikiliyor. Bu adamla Süreyyapaşa verem hastanesinde kısa bir süre yatmışım ilginçliğe bakın ki sonra yine başka bir kadın yüzünden hayata dönmüştü çok ilginç değil mi bir kadın yüzünden ölmek istemiş bir başka kadın tarafından hayata döndürülmüş. İşte insan böyle ilginç bir mahluk derler ki insan ne istiyor ne yiyorsa odur. İnsanı tanımak istiyorsanız yapıp ettiklerine bakacaksınız insanın genel yapısı doğuştandır zaman içinde çok az şeyi değiştirir o da iyi bir eğitim almışsa işte bu anlaşılması güç mahluku iki şey çok mutlu ediyor birisi kumar diğeri de cinsellik. Kimi insanlar özellikle ülkemizde cinselliği bir küfür ve bir ayıp kabul etseler de doğal olarak öyle değil cinsellik içtiğimiz su, aldığımız hava kadar faydalıdır yaşamımıza anlam kazandıran en önemli duygu durumudur. Bu konuda bence bütün ailelerin bilinçlendirilmeleri gerekir eğer sağlıklı bir toplum istiyorsak. Bu konuyu ilkokuldan başlayıp en üst okullara kadar devlet ders olarak okutması lazım çünkü günümüzde eşlerin birbirlerini öldürmeleri bu konudaki bilgi eksikliklerinden kaynaklanıyor. İnsanı tanımak hiç kolay değil evlenenler bile birbirlerini yıllar sonra ancak tanıyabiliyorlar. Evrende var olmamızın en önemli nedenlerinden biri evrendeki var olanları öğrenmek, merak etmek ve hayalini kurmaktır mesela toprağı anlamak, bitkileri tanımak, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini takip etmemiz gerekir. Dünyada var olmamızın anlamı buna bağlıdır. Türkiye’de ne kadar insan yerçekimini, suyun kaldırma gücünü elektriğin, yazının, matbaanın, ateşin nasıl bulunduğunu biliyordur. Evrende insan gibi her şeyin bir dili vardır yeter ki siz onunla konuşmasını bilin toprağa kulağınızı verin, bitkilere sarılın, gökyüzündeki güneşe bakın size fısıldayacaklardır. Elbette ki evrendeki bazı şeyleri yazarak, çizerek anlayamayız onları felsefe ile edebiyatla ve sanatla çözebiliriz çünkü felsefe, sanat ve edebiyat hayatın çiçeklendiği, yükseldiği yerdir bu yüzden diyorum ki insanı anlamak hayatı anlamaktır şimdi sizlere üç önemli dostumu anlatacağım tımarhane günlerinde doktoru bekleme odasında yanımda oturan genç bir delikanlı içtiği sigaranın dudaklarının arasından çıkan dumanı seyrediyor sezdiklerini elindeki deftere not ediyordu bunu doktora anlatmıştım o adam bir mühendis çok katlı evlerin yüksekliğini sigaranın dumanında görüyormuş  dedi yine bir gün hastanenin bahçesinde otururken yanıma bir adam geldi oturdu çantasından bir kitap çıkardır ve okumaya başladı okuyor ve ara sıra da karşısında boş bir yere el sallıyordu ona karşıda kimseler yok kime el sallıyorsun dedim olur mu siz göremiyorsunuz karşıda okuduğum bu kitabın kahramanları beni izliyorlar onları selamlıyorum demişti.

Bu yazı toplam 3906 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi