Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

HAYAT BİR KAVGADIR

HAYAT BİR KAVGADIR

                                         


Ben kimilerinin aksine denizin yazını sevmem kışını severim her yıl kar yağdığında özellikle fırtınalı havalarda eski hisar sahilinden denizin gelgitlerini seyredenim geçen hafta kışın en şiddetli günlerini eski hisardan seyrettim o öfkeli dalgaların gelip sahile vurur tekrar dalga dalga geri gitmeleri bana kendi içimdeki öfkelerimi, isyanlarımı yaşattı. Karın, tipinin azdırdığı deniz gibiyim bu kışı çok zor geçiriyoruz son üç gündür elektriklerin ve doğalgazın kesilmesi zor olan yaşamımızı daha da zorlaştırdı. Hayat bir kavgadır, kimi zaman doğanın o gizemli zalimliğine… kimi zaman kaba görgüsüz cahil kimselere hoyratlıklarına…Kimi zaman sömürgecilere karşı bu kavgayı veririz…Kimi zaman da kendimize karşı kendi cahilliğimize ön yargımıza sevgisizliğimize karşı veririz bu kavgayı… enteresan olan da budur…

Karın kışın elektriklerin ve doğal gazın kesilmesinden en çok zararı her konuda olduğu gibi çocuklar gördü bir tarafımdan gecelerin karanlığı öte yandan gündüzün acımasız soğuğunu yaşadılar…birde tabi sokaklardaki kedileri, köpekleri ve kuşları yağmur ıslattı, rüzgar tipi üşüttü, dondurdu zavallıları eskiden böyle günlerde insanlar birbirlerine dayanışma gösterirlerdi. Günümüzün insanları böyle güzel şeylerin önemliliğini yitirmiş herkes kendine herkesin derdi para, mal, mülk çoğumuzun vicdanı atıl hale gelmiş  merhametlerimiz törpülenmiş insanlıklarımızı unutmuşuz birileri vicdanlarımızı keyfe dönüştürmüş.

 Bilenler bilir Steve  Jobs üniversite öğrencileriyle buluştuğu bir ortamda onlara bugün hayatınızın son günü olsaydı ne yapardınız diye soruyor birden salonu büyük bir sessizlik kaplıyor… bu beklenmedik soruya bilindik bir sürü cevap veriliyor. Bu soruyu bu ülkede yaşayan herkesin gerçekten kendine sorması gerekiyor. Bu ülke sağlıklı bir mutluluğa götürecek vereceğimiz cevaplarlardır diye düşünüyorum. Dün öğleden sonra eski hisardan sakalımı düzelttirmek için Gebze’de bir berbere geldim gerçi berberin ismini şimdi kuaföre çıkarmışlar. Berberde iki kişi tıraş oluyor üç kişide sıcacık dükkanda oturuyorlardı. Bende oturdum bir köşeye beklemeye başladım…
 

Tıraş olanlardan biri zaman zaman usturadan kenara kaçıp bana ülkenin önemli sorunlarıyla ilgili sorular soruyor. Bende dilimin döndüğünce cevaplıyorum sonra bir ara yedi sekiz kişi birden tartışmaya başladık ne söylediysem yanlış dediler oysa söylediklerimin çoğu bilim adamları. Siyaset bilimcileri ve sosyal oklar gibi insanların analiz edip tartıştıkları konulardır. Uzun lafın kısası şekilciliğin, ön yargıların, cahilliğin ne kadar kötü olduğunu gördüm Albert Einstein ‘önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur’ boşuna dememiş. Bu insanların kadınlar hakkında söyledikleri o kadar aşağılayıcı,cahilce ve ötekileştirici ki bu ülkede böylesi insanların düşünceleri nihayetinde kadınların hikayesidir.Kadınlar bu toplumun en duyarlı yüzüdür…Hala toplumun bir kesiminde tavuğun en iyi yeri.Balın hası erkeklere servis ediliyor…Kadınlar her zaman mutfakta yemek yaparken erkekler sofranın en başında oturuyorlar maalesef bu durum toplumun elit kesiminde de böyle.Kadınlar hem ailede hem toplum işleyişinde sömürülüyor,dışlanıyor…Her gün bir iki kadın sudan sebeplerden öldürülüyor.Freud kadınlar konusunda gerçekten çok haklı.Kadınların zekaları,güzellikleri ve yaratıcılıkları konusunda bir şeyler öğrenmek istiyorsak Leonardo’nun yaptığı Mona lisa portresine şöyle bir bakıp incelesinler bu tablo bir yüzü tura bir yüzü lira misali gülen bir kadının portresidir.Bir yanı hüzün bir yanı neşe.Son olarak derim ki ölen bir insanın o son anlarında düşündüklerini düşünelim,hayatımız böylesi hassasiyetler duygular üzerinde kuralım insanlar en insanı olan düşüncelerini ölmeden bir iki gün önce hastalıklı halleri zamanlarında düşünürler.

Bu yazı toplam 921 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi