BİNA DEĞİL, UMURSAMAZLIK ÖLDÜRÜYOR!
29 Ekim 2025'te Gebze'de yaşanan, aynı aileden 4 kişinin yaşamını yitirdiği 7 katlı bina çökmesi felaketi, hepimizi derinden sarstı. Bu acı olay, ne yazık ki bir kez daha Marmara Depremi'nin merkez üssü olan Kocaeli'de ve özellikle de hızla büyüyen Gebze bölgesinde, binalarımızın yapısal güvenliği konusundaki ihmalleri ve büyük riskleri gözler önüne serdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Dünya Bankası destekli "İklim ve Afetlere Dayanıklı Şehirler Projesi" raporu, tablonun vahametini rakamlarla ortaya koyuyor: Kocaeli'de tam 6.233 bina riskli durumda.
Bu riskin odak noktaları ise şaşırtıcı değil: Gebze, Darıca, Çayırova ve Dilovası ilçelerinde, 1999 Marmara Depremi öncesinde, dönemin inşaat standartlarına göre yapılmış olan eski binalar, maalesef en büyük tehlikeyi barındırıyor. Bu binalar, olası bir büyük depremde sadece kendi sakinleri için değil, çevresi için de ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) temsilciliklerinin altını çizdiği gibi, kentsel dönüşüm meselesi, basitçe eski bir binayı yıkıp yerine yenisini dikmekten çok daha fazlasıdır.
Uzmanlar, dönüşüm sürecinin bilimsel ve toplumsal temellere oturtulması gerektiğini vurguluyor. Özellikle İzmit Körfezi'nin çevresi ve alüvyon zeminler üzerine kurulu yapılaşmalarda, zemin etütlerinin hayati önemi bulunuyor. TMMOB'un da belirttiği gibi, sağlam zemin, dayanıklı binaların başlangıç noktasıdır. En kaliteli beton ve demir dahi, zemin taşıma kapasitesi yetersiz bir alanda beklenen güvenliği sağlayamaz.
Kocaeli'nin sanayi ve ticaretin kalbi olan, 411 bini aşan nüfusuyla en kalabalık ilçesi olan Gebze, kendine özgü zorluklarla karşı karşıya. Sanayi ile konut alanlarının iç içe geçmiş olması ve ne yazık ki giderek azalan yeşil alanlar, kenti doğal afetler karşısında daha da kırılgan hale getiriyor.
BU karmaşık yapı içinde uzmanların öncelikli talebi çok net: Mikro bölgeleme etütleri yapılmalıdır. Her mahallenin, hatta her parselin zemin özelliklerini detaylıca ortaya koyan bu etütler, hangi alanda nasıl bir yapılaşmaya izin verileceğini, hangi binaların acilen güçlendirilmesi veya yıkılması gerektiğini bilimsel olarak belirleyecektir.
Gebze'de yaşanan son felaket, artık konunun "yarın hallederiz" diyerek ertelenecek bir lüks olmadığını göstermiştir. Yapısal riskler sadece belediyelerin ya da bakanlığın sorumluluğu değil, aynı zamanda bu kentte yaşayan her bireyin can ve mal güvenliği meselesidir. Kentsel dönüşüm, artık bir tercih değil, acil bir beka sorunudur. Bilime, mühendisliğe ve şeffaflığa dayalı bir dönüşüm ile bu büyük riskin altından kalkmak zorundayız.