EZİLENLER
Bir kitaptan okumuştum sanırım nasıl anlatsam tam bir trajediydi can pazarı da diyebiliriz olay Almanya’da bir sanayi işletmesinde geçiyor bir bant var bantın başında kaba saba ağzı burnu büyük tıknaz bir adam var önünde kartonlara doldurulmuş yumurtadan yeni çıkmış civcivler var adam sağlıklı olanları bir yana ayırıyor hastalıklı olanları bantın üstüne yerleştiriyor bant o civcivleri bantın başında bir varile döküyor varilin üstünde ağır bir balyoz civcivleri eziyor sanırım onları kedi köpek maması yapıyor bu iş tam bir ölüm kalım savaşı hitlerin yahudileri gaz ocaklarına atıp nasıl yaktırdığını hatırlatmıştı bana can pazarı diyorum ya adamın ölüm bandına attığı civcivlerin birisi bantın tam ortasında isyan edip ters yöne doğru yürüyerek canını kurtarmaya çalışıyor başarılı da oluyor bantın başındaki adam civcivi sağlıklı olanların yanına koyuyor sevgili okurlar can pazarı işte böyle bir şeydir direnmek de o civcivin yaptığı gibi güçlü bir iradedir herkes kendilerini ezenlere karşı direnseler dünya gerçekten çok güzel yaşanılır bir yer olacaktır ya işte bugüne kadar dünya bugün geldiği noktaya direnenler sayesinde yani hak hukuk adalet arayanlar sayesinde gelmiştir bütün güzellikler iyi şeyler bu tür insanlar tarafından yapılıyor doğal olarak ezilenlerin kendilerini ezenlere karşı direnmeleri gerekir sevgili okurlar insani olan sistemlerde hayvanlarda bitkiler de dahil hasta olanları zayıf çelimsiz olanları tedavi ettirirler ilkel ülkelerde hastalar sağlıklı olanlarla ayrılır yaradılış düzeninde de öldürme yoktur hasta olanları en iyi şekilde sağlıklarına kavuşturmak vardır insanlık da bunu gerektirir bilim de bunu ister ünlü yazar tolstoy savaş ve barış romanının sonunda her şeye rağmen hayat yaşamaya değer der o romanda tolstoy Ruslarla Fransızların savaşını anlatır savaş dahil nerede olursa olsun bu türlü can pazarında sağ kalanlar hayata çok daha sıkı sarılırlar insanların ölmeden önceki birkaç saniye can çekişmeleri gerçekten çok etkileyicidir keşke bu gerçekliği hasta olmadan yaşlanmadan kavrayabilsek yaşamın zorluklarına karşı çok daha hazırlıklı oluruz çünkü her canlı bulunduğu ortama doğrudan bağımlıdır ortam değişince üzerinde yaşayan bütün canlılar da doğal olarak değişir sevgili okurlar ezilmişliğin ve yoksulluğun tek nedeni güçlü olanların sömürüsü baskısı değil ezilmenin en önemli nedenleri ezilenlerin bilinçsizliği ve duyarsızlığıdır zenginliğe gelince zengin olma ihtişamlı bir hayat yaşamak herkesin gönlündeki bir düştür ha deyince zengin olunmuyor hala çalışanlar tarlada çapa vuranlar fabrika tezgahlarında üretim yapanlar çalışarak asla zengin olamazlar elbette ki insan olarak yurttaş olarak bu ülkede herkesin zengin olmasını isteriz yani toplumsal bir zenginlik paranın mülkiyetin milli gelirin adaletin topluma eşit bölüştürülmüş bir zenginlik ne ezenin ne de ezilenin olmadığı toplumsal bir düzen 1960 yıllarında Rusya’da çarlık düzeninin hüküm sürdüğü bir zamanda Çar birgün kölelik düzenini kaldıracağını ilan eder halk sevinir sokaklarda düğünler bayramlar yapılır bir süre sonra anlaşılır ki köleliğin kaldırılması halk için değil çarın kendisi içindir o güne kadar kölelik sisteminden en çok faydalanan ağalar ve beylerdir Çarın eline çok az bir şey geçiyormuş Çar bu sistemi kaldırmakla kölelikten gelen geliri feodal toprak beylerinin elinden alır kendine bağlar sonuç olarak ezilmek yok olmak yoksul olmamak için bilinçli olmak okumak sendika ve parti gibi kurumlarda örgütlenmek gerekir biz Türk halkı olarak böyle bir direnişi kurtuluş Savaşında vermiş bir halkız emperyalizme karşı direndik ve kazandık
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.