Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

EDEBİYATTAN BİR SAYFA; YAŞAR KEMAL

EDEBİYATTAN BİR SAYFA; YAŞAR KEMAL

 

         Yirmi yıl sonra, tesadüfen bir düğün salonunda karşılaştık.

         Düğünden sonra bir kahveye gittik. Yirmi yıl içinde ne çok şey biriktirmişiz.

         Karşılıklı birbirimize içimizi dökmeye başladık. Bir söz vardır ya hani,      

         “Gönül ne kahve ister ne kahvehane,

         Gönül bir dost ister hapsi bahane”….

         Yar ister diyenler de vardır.

         Büyük acılar çektiğini kederli yüzünden hemen anladım.

         Yüreği fokur fokur kaynıyordu, içine ateşler düşmüştü.

         Eşinden ayrılmış, annesinin ölümüyle tamamen yıkılmış.

         Ah keşke annelerimiz, bizden önce ölmeseler…. Hasta olmasalar…. Umutsuzluklar yaşamasalar.

         İnsan, anasının değerini öldükten sonra daha iyi anlıyor.

         Bizim dostluğumuz Camus’la Sartr’ın dostluğu gibidir.

         Onların ortak noktaları başta Naziler’e karşı emperyalizme karşıtlıktır.

         Bizim dostluğumuz da her türlü adaletsizliğe, sömürüye karşı mücadele verme dostluğu….

         Hilesi, hurdası ve dönekliği olmayan saf bir adamdır.

         Ben bu tür incelikleri O’ndan öğrendim. Bizim hayatımızda, fikrimizde sömürünün ve zalimin karşısında eğilmek, bükülmek yoktur.

         Biz eğileceksek, sadece halkımızın önünde ğilir ve sadece ondan af dileriz.

         Bu durum ömrüm oldukça böyle devam edecek.

         Sonra kitaplardan, yazarlardan, şairlerden söz etmeye başladık. Bana Yaşar Kemal’den söz etti ve Yaşar Kemal’i okumam için söz vermemi istedi.

         Ben de O’na en kısa zamanda Yaşar Kemal’in “İnce Memet” isimli eserini okuyacağıma söz verdim.

         Neden okumayayım ki?

         Yaşar Kemal, hem milli ve hem de yerel bir yazarımızdır. İnce Memet, yerelliğin büyük temsilcisidir.

         Yazar, “İnce Memet” üzerinden aslında Türkiye’yi anlatmıştır. Yaşar Kemal’i okumadan Türkiye’yi anlamak çok zordur.

         Dünya, Rusya’yı Dostoyevski’nin ve Tolstoy’un romanlarından tanımıştır.

         Ben dünyanın Türkiye’yi Yaşar Kemal üzerinden tanıdğını biliyorum.

         Ah şu yöneticiler ah!...

         Zamanın birinde bir şehrin belediye başkanı üstadın romanları için “üç beş kıçı kırık kitap” demişti.

         Bu halk ne çektiyse yönetenlerinden çekti. Daha yakın bir zamanda Edebiyat anlamında da bu günün yöneticileri yasak getirdiler.

         Mesela Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar isimli eseri ülkemiz yetkililerince sakıncalı bulundu.

         Yine Şeker Portakalı isimli kitabı okutan öğretmene soruşturma açtılar.

         Bizim ülkemizde kitap okumak hala tehlikeli görünmektedir. Yönetenler ve yazarlardan, şairlerden korkmaktadırlar.

         Neyse, ben Cemal Süreyya’dan söz ettim o Nazım Hikmet’ten..

         Şiirler söyledi.

         Ben O’na Dostoyevski’yi anlattım. O da bana Yaşar Kemal’i…

         Saatine baktı, “Ooooo saat çok ilerlemiş, ilaçlarımı almam lazım” dedi.

         Antidepresan alıyormuş. Antidepresanlar psikolojik sorunları olan insanların morallerini yükseltir ve saplantılı davranışlarını gevşetir.

         Psikolojik rahatsızlıklarda ilaçlar önemlidir.

         Ama yine de insanın en iyi ilacı başka bir insandır.

         Bu tür hastalara sorarsanız dünyada en çok istediğiniz nedir diye, Para değil, mutlaka insan diyecektir.

         Bizim ülkemizde sanılır ki, kültürle sanatla uğraşanların büyük gelirleri vardır. Oysa gerçek bunun tam tersidir.

         Kültür ve sanatla uğraşanların yaşamları boyu iki yakaları bir araya gelmez.  Ayrıca ülke yöneticilerinden de bir sürü kötülükler görürler.

         Mesela İzlanda diye bir ülke var. 320 bin nüfuslu olan İzlanda’da 10 kişiden biri yazarmış.

         Diyelim bir minibüse bindiniz, minibüste mutlaka bir tane iki tane yazar olurmuş.

 

 

Bu yazı toplam 1004 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi