Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

BİR DELİNİN CENAZE MERASİMİ

BİR DELİNİN CENAZE MERASİMİ

 

Deli denince doğal olarak tımarhaneler gelir. İnsanların akıllarını delilikle bu tür hastaneler özdeştirler. Bakır köy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesi bir tür deliler hastanesidir, bu hastaneyi biraz anlatayım ister misiniz? Bu hastaneye tedavi olmak için gittiğim günler orta yaşın sonuna gelmiştim sıkıntılı, dertli ve büyük bir bunalımın içindeydim bu bataklığın içinde debelendikçe daha da derinlere batıyordum hayatımı içine düştüğüm depresyon alt üst etmişti burası bana bir hastane değil küçük bir deliler ülkesi gibi gelmişti. Her dilden, her dinden, her türlü davranışlardan ve kültürden insan vardı.

Yalan olmasın Anadolu’nun hemen hemen her yerinde insan vardı. Burası benim için psikolojik tedavi gördüğüm bir hasta haneden daha çok felsefe ve psikoloji okutulan bir okul gibi oldu elli yaşına kadar öğrendiğim ve gördüğüm şeylerin on katından fazlasını burada yattığım birkaç ayda öğrendim ve gördüm ülkemin kültür, sanat, edebiyat ve bilimle uğraşan değerli insanlarını burada tanıdım. Devletin bu insanları delirmesindeki gerçeklere hak verdi.

İnanın ben yemek yemeyi, konuşmayı, tartışmayı, giyinmeyi hatta ve hatta sevişmeyi bile burada öğrendim burada kendimi ülkemi ülkemin sorunlarını başka insanları kadın, erkek arasındaki ilişkileri öğrendim şimdi içinizden birileri ay…nın biriymişsin sende diyorlar vallahi haklısınız. Delirmek anne bak kral çıplak demektir. Bakır köy hastanesi benim için çok önemlidir çünkü burası bana göre Türkiye’nin vicdanı, zekası, sanatı, edebiyatıdır, kültürüdür.

Gerçi ben ağayım, ben paşayım, akıllıyım oyum buyum efendiyim asilim diyenler bu söylediklerimi anlamazlar onlar bu tür yerlere de gelmezler çünkü bunlara yasak yoktur bunlar her şeyi söylerler başlarına bir şey gelmez bunlar devlettir. Ne ise sevgili dostlar böyle hastaneler dünyanın her devletinde vardır. Sebebi çok açıktır. Bu tımarhanelerden birini ve en büyük günü anlatmamı istemisiniz iyi o zaman Rusya’ya gideceğiz şimdi 1800 yüzlerin canlık Rusya’sına Gogol’un Dostoyevski ve Puşkin’in ülkesine

Bu dönem Rusya’da iki tane kasvetli yapı vardır anlatacağım bu yapılardan biri Rusya’nın uçsuz bucaksız stepleri arasında insanların ismini dahi bilmedikleri bir tımarhanedir. Bir taşra kasabasındadır sıvası badanası dökülmüş etrafını dikenler ve ısırgan otları sarmıştır. Bu tımarhane Rusya’nın ve dünyanın en büyük yapısıdır. Çarın despotizm ve karşı çıkan devrimciler çarı eleştiren yazarlar, şairler, ressamlar, bilim insanları buraya atılarak cezalandırılmaktadır, çoğu burada kendini asar, keser bir çoğu çıldırır USUS delirmek, delirmek ve delirmek. Şimdi ben bu yazıyı neden yazma ihtiyacı duyduğuma geleyim ve kısaca anlatayım bir iki ay önce bodrumda bir adam ölüyor sıradan bir akıllı değil bu adam sıra dışı bir deli bodrumluların çok sevip saydığı cenaze merasimine yediden yetmişe katıldıkları bir güzel adam ismi “Sıtkı” deli Sıtkı ben ağayım, ben paşayım diyenler duyun bu delinin cenazesine tam 6 bin kişi katılmış darbeci General Kenan Evren’in merasimine katılanların on binlerce katı sevgili bodrumluların bu saygı değer davranışları karşısında eğiliyor teker teker o insanların hepsini seviyorum bu asıl davranış Türkiye halkının başta delilere verdikleri sevginin bir yansımasıdır Türk halkı bir sevgi toplumudur Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş’ı Veli’yi, Nesimiye bu halk doğurmuştur. Bu gün ki haline bakıp ta kimse yanılmasın bundan sonrada yine sevgi hakim gelecektir devamı haftaya...           

Bu yazı toplam 1569 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi