Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

ARDAHAN’DAN EDEBİYAT ESİNTİLERİ

ARDAHAN’DAN EDEBİYAT ESİNTİLERİ

Yazıma klasiklerden yani kuşaktan kuşağa aktarılan bir mirastan ve bu mirastan faydalanamayanların şanssızlığından başlamak istiyorum. İnsandan insana, devletten devlete ana babadan evlatlarına ve kültürden kültüre asırdan asra bırakılan klasiklerin benim ruhumdaki yansımalarını anlatmaya çalışacağım. Benim çocuklarıma ve torunlarıma bırakacağım en önemli mirasta bu eserlerdir. Çocuklarıma Cervantes’in, Don Kişot’unu Tolstoy’un Dirilişi, Dostoyevski’nin Suç ve Cezasını ve Balzac’ın, Yaşar Kemal’in, Mehmet Akif’in klasikleşmiş eserlerini bırakacağım. Torunlarım edebiyatla beslenecekler insanı Dostoyevski’yi öğrenecekler. Ülkelerini Yaşar Kemal’in eserlerinden öğrenecekler. Suç ve Cezayı okuyanlar bilirler genç ve yakışıklı bir hukuk öğrencisi olan Raskolnikov bit olarak gördüğü yaşlı tefeci kadını öldürerek başlatır bu eseri. Torunlarım kadın ruhunu Gustave Flaubert'in madam duvarından Londra’nın yan kesicilerini, fahişelerini ve dilencilerini Dickensian’ten öğrenecekler. Edebiyat olarak bildiğimiz eserler geçmişte ki yaşanmışlıkları günümüze taşırlar. Bu muhteşem eserlerde boşuna yazılmış ve yaşamın gidişine uygun olmayan bir tek cümle bile bulamazsınız. Kullanılmış olan her kelimenin altında bir mana ve anlam vardır. Biz insanlar bu dünyaya sadece çalışalım çiftleşelim ve yiyip içelim diye gelmedik. Düşünelim okuyalım hayata katkı sunalım. Değiştirip dönüştürelim. Güzellikleri kurup çirkinlikleri ortadan kaldıralım. Sömürüye baskıya son verelim diye geldik. Okumayan yazmayan kendi düşünceleri olmayanları kullanırlar, sömürürler ve istedikleri gibi yönetirler. Bugün ki edebiyatçılarımız maalesef toplumdan ilişkilerini kesmiş gibi duruyorlar ormanlar kesiliyor. Denizler kirletiliyor, doğa tahrip ediliyor ama edebiyatçılarımız görmüyorlar. Edebiyatı besleyen şeylerin başında gurbet gelir. Gurbetle başlayan edebiyatta ayrılık, gözyaşı hüzün acı ve ölüm vardır. Ardahan’ın edebiyatında gurbet vardır. Bu yüzden de Ardahan büyük edebiyatçılar çıkarmıştır. Türkiye’de yazıp çizenlerin filim yönetmenlerinin,  ozanların, yazarların, bestekarların çoğu Ardahanlıdır. Bu yüzden Ardahan ve çevresinde edebiyat çok güçlüdür. Söylediklerime örnek olsun diye birlikte birçok şeyi paylaştığım bir arkadaşım bir gün bir sorun dan dolayı sinirli sinirli senin o üstündekiler benim eskilerimdir dedi ve o gün yüreğim de büyük bir yara açtı. Zengindi ve eleştiriye hiç tahammülü yoktu. Bütün zenginler böyle değiller mi? Arkadaşım doğru söylemişti gerçekten üstümdeki ceket ve pantolon onundu annesi okulda giyeyim diye bana vermişti. İşte size aşağılık arkadaşla zevklerimiz hayata bakış açımız ilgi alanlarımız çok farklıydı ama ikimizde insandık ama onun bundan haberi yoktu. Bu olayı doktora anlatmıştım. Psikolog beni bu konuda rahatlatmıştı. Bu olaydan sonra okulumu da bırakarak gurbete çıktım. Ardahan’ı bırakıp gurbete çıkanların sebeplerinin altında hep bunun gibi yoksulluklar aşağılamalar, adaletsizlikler, cahillikler vardır. Cahilliğin bu bölgenin halkına yaptığı kötülükleri saymakla bitiremem. İstanbul’a, İzmir’e, Adana ve Türkiye’nin her yerine en çok göç Ardahan’dan olmuştur. Türkiye’nin siyasal sistemi bu bölgeyi üvey evlat gibi gördü. Bölgeye yeterli yaptırım yapılmadı. Gebze’nin üçte biri Ardahanlıdır. Hayatının kırk yılını Gebze’de yaşayan biri olarak söylüyorum. Ardahan Türkiyesiz Türkiye de Ardahansız yapamaz çok özledim ama gidemiyorum. Büyük göç bölgeyi insansızlaştırdı. Dağlarını, yaylalarını, ovalarını, çeşmelerini, koyununu, kuzusunu çok özledim sevgili Ardahan’ıma selamlar saygılar.

Bu yazı toplam 6558 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi