Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

AKLIN VE SEVGİNİN ÖNEMİ

AKLIN VE SEVGİNİN ÖNEMİ

Sevgi, insana verilmiş duyguların en yücesi ve insanlaşmamızın da olmazsa olmaz en temel koşuludur. Tolstoy “İnsan Neyle Yaşar” isimli eseriyle sevginin hayatımızdaki yerini ve anlamını anlatıyor. Her derdin, her sıkıntının, hüznün ve her türlü hastalığımızın ilacı şifası sevgidir. Goethe, en önemli zamanlarımızı sevgiye ayırmamızı öğütler. Herkes için de böyledir, en anlamlı zamanlarımız sevgiyle geçen zamanlarımızdır. Eşimi kendimi unutacak kadar çok sevmiştim ve iyi ki sevmişim. Geriye baktığım zaman hayatımdaki en değerli zamanlarım kesinlikle o zamanlarmış. Hayatımızdaki sevginin yerini ne yazık ki günümüzde para ve çıkar ilişkileri almış durumdadır. Bu yüzden hem toplumsal hem de bireysel anlamda büyük umutsuzluklar ve çürümüşlükler yaşamaktayız. Bu yüzden cezaevleri, tımarhaneler ve hastaneler dolmuş ve ülkemizde suç oranı en yüksek dereceye çıkmıştır. Dostluklar arızalanmış, aileler parçalanmış ve sevgisizlik yüzünden çöküntüler yaşanmıştır.

Sevgili okurlar insanları sevmiyorsanız, kimilerini de görmek istemiyorsanız sizde bir sıkıntı vardır. Hayat her yerde hayattır, sevgi de hayatın güzel geçmesinde mutluluğumuzda yeryüzündeki en büyük ilaçtır. Vicdanımızdır ve merhametimizdir önemli olan iyi insan olmak ve sevmektir. Hayatın asıl amacı da budur. Cahillerin bilim insanlarıyla yarıştığı, onlara hakaret ettiği bir dönemden geçiyoruz bunun sebeplerinden biri de sevgisizliktir. En basit tartışmalardan dolayı insanlar birbirine hakaret ediyor hatta öldürüyorlar. Bin bir güçlüklerle kurulan dostluklar sevgisizlik yüzünden yıkılıyor.

Shakespeare’in “Othello” isimli eserini okuyanlar hatırlayacaktır. Bu tiyatro oyununda bir zenci bir beyazı vurur oyunu izleyenlerden bir adam silahını çeker ve sahnedeki zenciye ateş eder. Yüksek sesle bir zenci bir beyazı nasıl öldürebilir diye bağırmaya başlar. Bir tiyatroyu izleyeceğini bilemeyecek kadar cahil, görgüsüz ve aklı perişan olmuş zavallı bir adamdır. Ne yazık ki zaman zaman kimi insanlarda sevginin yerini cahillik almıştır. Cahilliğin ve sevgisizliğin yaşandığı ülkelerde ne yazık ki böyle zavallılar var ve yaşamı yaşanılmaz hale getiriyorlar. Bir filozof, aklımızın cefası cahilin sefasından çok daha iyidir, demiş. Aklın önemini tartışan iki kişiden biri arkadaşını ikna edemeyince onu bir büyük masanın üzerinde bir kazandan yemek almak için uzun saplı kaşıklarla yemek yiyen insanları gösteriyor. Bu adamların kaşıkları uzun olduğu için doğal olarak ağızlarına götüremiyorlar. Bu yüzden de zayıflamış ve çok kötü hale gelmişlerdir. Onları gösterdikten sonra arkadaşını başka bir odaya götürüyor orada da bir masanın üstünde büyük bir kazan yemek var buradaki insanların elindeki kaşıkları da diğerleri gibi çok uzun ama bu insanlar düşünmüşler taşınmışlar bu yemeği yemenin yolunu kazandan aldıkları yemeği birbirlerine yedirmenin yolunu bulmuşlar.

Sevgili dostlar işte akıl böyle bir şey, düşünmenin önemi böylesi durumlarda ortaya çıkıyor. Cahillerle akıllılar arasında böylesine çok değerli bir fark vardır, aklınızı çalıştırırsanız karnınızı doyurmak için başkalarına ihtiyacınız olmaz. Onların vereceği 3,5 kuruş için önlerinde el pençe durmazsınız. Bu dünyanın her tarafında sevgiden, akıldan ve düşünceden yoksun olanların hayatları heyecanları ve duyguları da hastalıklı oluyor. Hepimiz insan gibi yaşamak için yaratıldık ama kimi kötü kalpli ve ön yargılı cahil kimseler yaşamımızı çekilmez hale getiriyorlar. Sorgulanmamış bir yaşam, yaşam değildir derler. Her toplum, yoksulluğunu ve mutsuzluğunu sorgulamalıdır. Bunun için de akıl ve zekâ olması gerekir. Bir filozof da kırkından sonra beste yapanlar mezarlarında çalarlar demiş. Yani demek istemiş ki aklınızı zamanında kullanınız ozanımız Seyrani Eyvah Fukara’nın beli büküldü medet ticaretin gücüne kaldık… İyiler alemden göçtü çekildi cahillerin aklına kaldık yürekler acısı ama gerçek ülkemiz insanlarının bir kısmı dertlerine ve sıkıntılarına çözüm bulmak için sihirbazların, büyücülerin, üfürükçülerin ve falcıların ellerine düşmüştürler. 

 

Bu yazı toplam 4851 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi