Dilek ALP

Dilek ALP

NEDEN İNSANLARI EN MUTSUZ ÜLKE TÜRKİYE?

NEDEN İNSANLARI EN MUTSUZ ÜLKE TÜRKİYE?

"Hayat, yalnızca zaman kullanma bilgisidir; ölümlü bir varlığın hayattan alacağı en büyük intikam zamanı en iyi biçimde kullanmaktır."

Amin Maalouf

*

Her yılın sonunda 12 ayın istatistikleri yazılır çizilir, bireysel manifestolar dile getirilir, dilekler havada uçuşur, raporlar hazırlanır. Pandemiyi, ekonomiyi, adaleti, güvensizlikleri bırakın kenara, OECD - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün en son yayınladığı rapora göre Türkiye en mutsuz ülke olarak kayıtlara geçmiş. Rapor, mutluluğu ölçmek için tasarlanmış 34 Avrupa Birliği, Kuzey Amerika ve diğer üye ülkeleri 11 farklı kritere göre değerlendirilmiş. İşin aslı raporlara gerek yok, en yakın çevrenize göz gezdirdiğinizde, ayaküstü sohbet ettiğiniz kasiyerin bakışlarından, tanıdık manavın umutsuz ses tonundan, çocukların neşesizliğinden anlayabilirsiniz.

Gelelim rakamlara, Türkiye birçok kategoride düşük puan almış. Rapora göre Türkler’in sadece yüzde 26'sı hayatından kısmen memnun olduğunu söylüyor ve yüzde 43'ü bundan en az beş yıl sonra hayatlarından memnun olmayı ümit ediyor. Mutlu ülkelerin çoğunda, hayatlarından memnun olduklarını söyleyenlerin oranı yüzde 90 civarında olması da ne yalan söyleyeyim sinirlerimi bozuyor.

Türkiye neden bu kadar düşük puan alıyor?” sorusuna istinaden birkaç makale hazırlanmış raporda.

En önemli kıstas olarak “eğitim” konusu işlenmiş. 25 ila 64 yaşları arasındaki yetişkinlerin sadece yüzde 30'u lise diplomasına sahip. Eğitim sisteminin son yıllarda iyice çığırından çıktığına dair benzetmeler var. Rapora göre; bu konuda kontrolsüz eksiklerimiz çok fazla.

Sosyal hayatımız da kırık dökük. Türklerin sadece yüzde 69'u ihtiyaç anında güvenebilecekleri birini tanıdıklarına inanıyor ki bu OECD ortalaması olan 91'in çok altında. Bu toplumsal yaramızı açıkça ortaya döküyor.

Bir diğer kıstas uzun ömür kriteri; Türkiye'de 73,6 yıl olan ortalama yaşam süresi, diğer OECD ülkelerinden çok düşük. Fakat her ne olursa olsun, 1960’lı yıllara göre vatandaşlarımızın ortalama ömrünü 25 yıl artırarak, yaşam beklentisini iyileştirmede büyük adımlar atıldı.

Barınma ve konut kriteri de şaşırtıcı; Türkiye'deki konutların yüzde 17'si, hala kapalı tuvaletlere erişimden yoksun gözüküyor. Türk evleri kişi başına sadece 0,7 oda ile küçük olma eğiliminde. Kişinin bireysel özgürlük alanı yok.

İşsizlik ise her zaman olduğu gibi yine büyük sorun; çalışma çağındaki nüfusun sadece yüzde 46'sı bir işte çalışıyor. Bu yıpratıcı ve aşılamayan bir gerçek bizler için.
 

Türkiye elbette yalnız değil.
OECD sıralamasına göre en mutsuz on ülke:

  1. Türkiye
  2. Meksika
  3. Şili
  4. Estonya
  5. Portekiz
  6. Macaristan
  7. Slovak Cumhuriyeti
  8. Yunanistan
  9. Kore
  10. Polonya


Dediğim gibi tablolara raporlara ihtiyaç yok. Sokakta yürüyen insanların yüzlerine baktığımızda bu tabloyu yalanlamayan bir ifade var. İletişim zorlukları en yüksek düzeyde yaşanıyor, insanlar kendilerini ifade etmek için yormuyorlar artık. Tahammüller tükendi. Önünü göremeyen, çıkış noktası bulamayan milyonlara sahibiz. Görmüş geçirmiş bizler için dahi gündem anlaşılamazken, yeni yetişen gençler için tam bir sisli bulut içindeyiz…

Her yeni yıl hayatımızı adeta tazeler, daha doğrusu biz öyle hissederiz. 31 Aralık ile 1 Ocak arasında değişen bir şey yoktur aslında. Meslek hayatımda insanlarla uzun yıllar çalışmak bana iki şey öğretti; birincisi, insanların isterlerse inanılmaz derecede esnek ve uyumlu olabilmeleri; ikincisi mutluluğun sanıldığı gibi dışarıdan değil içten gelmesidir. Kişiler sahip olduklarının değerini ne kadar çok bilirse, o kadar iyi olabiliyorlar. Biz bu yıl da yeni ve boş bir sayfa açalım ömrümüze. Belki bu önerilerle ekonomiyi düzeltemeyiz, arayana iş bulamayız, sorunların direkt merhemi olamayız lakin yine de 2022 için biraz psikolojik ivme kazandırayım okuyana…

1. Kendinizi kayıtsız ve şartsız sevmeye çalışın! Masanızın önüne bir çocukluk fotoğrafınızı koyun ve kendinize bakın. Nasıl bir hayat hayal etmiştiniz? Şuan elinizde neler var?

2. Yazmayı sevenler, günlük tutmaya başlayın. Yapabiliyorsanız blog açarak kendinizi dürüstçe değerlendirme fırsatı yaratın. Rahatlatacaktır.

3. Mevcut durumu kabul edin. Durumu kabul etmeden çözümü bulmak imkânsız!

4. Sizin için neyin en önemli olduğunu tanımlayın, bu sizi bir şeye ait hissettirecektir. Geleceğe ne bırakmak istiyorsunuz bunu düşünün.

5. Önünüzü göremediğiniz zamanlar, büyük resme değil o ana dikkatinizi verin. Kendinizi bunalmış hissettiğinizde, gelecek haftayı veya sonraki ayı değil, yalnızca bir sonraki saati veya sonraki günü atlatmak için ne yapmanız gerektiğini düşünün.

6. Kendinizi rehine gibi hissediyorsanız, bunun nedeni hayatınıza dair kontrolü kaybetmiş olmakla ilgilidir. “Karar verebileceğimiz bir şeye sahip olmak, bu kontrol duygusunu geri kazanmamıza yardımcı olabilir.” Küçük de olsa bir konuda karar verin ve uygulayın.

7. Hayatınızdaki belirsizliklere karşı toleransınızı artırın. İşler belirsiz olduğunda “insanların tüm enerjilerini bilmedikleri bu şey için sakladıklarını ve hayatlarını dondurduklarını” düşünüyorum. "Belirsizlik”, beynimizin her şeyi kilitleyip durdurması için önemli bir neden. Belirsizliği en iyi idare eden kişilerin esnek insanlar olduğu bilinir. Onun için, kendinizi herhangi belirsiz bir konuda yalpalarken bulursanız, kendinize en kötü sonucu mu öngördüğünüzü sorun.

8. İşinizin dışında uğraşılarınız olsun. Her gününüzün birbirinin aynı geçmesine izin vermeyin.

9. Ailenize zaman ayırın.

10. Yeni arkadaşlar edinmekten korkmayın. Hayatınıza girecek her yeni insan dünyaya açılacak yeni bir pencere demektir.

11. Düzenli yürüyüşlere çıkın. Bu yürüyüşler kan dolaşımınızı güçlendirecektir.

12. Evinizin, ofisinizin dekorasyonunu değiştirin. Para harcamayın, mobilyalarınızın yerleriyle oynayın birazcık o kadar. Giysilerinizi ayıklayın, kullanmadıklarınızı ayırın ve giyebilecek kişilere ulaştırın.

13. Çevrenize ve kendinize nazik olun. Sakin konuşun, sakin dinleyin. Nezaket iyileştirir.
 
Yılbaşına günler kaldı ve sonunda çoğumuzun unutmak istediği 2021'in enkazını geride bırakmanın zamanı geldi. Her yılın başında dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan, çözümler sıraladıkları listeler yapıyor, kendilerine bu yıl bazı şeyleri değiştirecekleri sözünü veriyorlar. Bazıları bu kararlara sadık kalabiliyor, pek çoğumuzsa daha ilk birkaç gün dolmadan hedefimizi unutuyoruz. Hadi bu sefer kararlarımıza sadık kalma kararı alalım. Her şey gönlümüzce huzurlu olsun, tüm hayaller ve kalbinizdeki dilekler gerçek olsun... Aradığınızı bulmaktan çok, bulduğunuzun kıymetini bilmek daha önemli olsun…

Bu yazı toplam 4003 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek ALP Arşivi