İbrahim Karslı

İbrahim Karslı

ÇOCUĞUNUZ KİMİNLE KONUŞUYOR

ÇOCUĞUNUZ KİMİNLE KONUŞUYOR

Yeni doğan her çocuk akıllı telefonlarla başladığı yaşamına tabletlerle, elektronik oyunlarla, bilgisayarla devam ediyor. Teknoloji bağımlığı konusunda çalışmalar yaparken bir anda pandemi ile birlikte çocukları da bilgisayarın okyanus büyüklüğündeki dünyasına kâğıttan bir gemi gibi bıraktık.

Çocukların çoğu bu teknolojileri yetişkinlerden daha iyi kullanıyor. Zoom ile yaptığımız online görüşmenin alt yapısını bile çocuklarımız bizlerden daha iyi biliyor. Birlikte e- oyun oynadığım oğlum beni her oyunda rahatlıkla yenebiliyor. Beni bu hususlarda çok başarısız buluyor.

İnternetin ilimize geldiği gün bir arkadaşım çıkıp e- mailden bahsedip sörf yaptığını anlattığında ne ile karşılaşacağımızı bilmiyorduk. İlk emojili telefonlar çıktığında çok eğlenmiştik. Bizlerde zamanla dünyanın dev sosyal medya platformlarından faydalanmayı, işimizi çabucak halletmeyi öğrendik. Ancak iyi yöndeki gelişim internet dünyasında suçların, derin ilişkilerin de arttığı reklamları ve subniminal mesajları ile adeta kontrolsüz bir alana dönüştü.

Pandemi ile çocuklarımızı terk ettiğimiz bu dünyada onları açık denizde yalnız yüzmeye terk ediyoruz. Ciddi göz hastalıkları ve sosyal kişisel bozuklukların bizleri beklediği bir gerçek. Sokağa çıkma yasakları konusunda çocukların derslerinden arta kalan zamanlarda oldukça kısıtlı. Zaten virüs korkusuyla onların başka çocuklarla yaklaşmaları yasak. O zaman bize yeni bir maliyet çıkıyor bunun adı internet bağımlılığı ve siber zorbalık.

Teknolojinin günlük hayatı nasıl etkilediğini irdeleyelim. Teknolojinin büyük bir hızla gelişmesiyle, siber dünyanın hayata çok daha fazla etki ettiğini söylemeliyiz.  "İnternetin beraberinde getirdiği riskler de dijital dünyamızın yanı sıra doğal yaşamımızı tehdit ederek, ciddi kayıplar vermemize neden olmaya başladı. Kötü niyetli şahıslar düne kadar siber saldırıların başını çekerken, artık büyük ülkelerin siber orduları daha büyük önem kazanmaya ve dünya genelinde ciddi bir siber savaş durumuna geçtiklerini görüyoruz."

Bilişim teknolojilerinin çok sık kullanımıyla, söz konusu siber suçluların yaş ortalamalarının her geçen gün daha da düştüğüne dikkat etmek gerekiyor. Bilişim suçları kapsamında günümüzde yaygın olan siber suçlara baktığımızda, zararlı yazılım bulaştırmak, verileri şifreleyip fidye talep etmek, zararlı aktiviteler yaymak ve en sık karşımıza çıkan oltalama (phishing) dolandırıcılığıdır. Suçluların birbirleriyle sürekli iletişim hâlinde oldukları illegal forum gruplarında toplandıkları, ICQ, Telegram, WhatsApp gibi sosyal ağlar üzerinden iletişim kurdukları ve deep web gibi tespiti oldukça zor olan ve internetin yeraltı dünyası olarak tabir edilen ortamlarda bir araya geldikleri artık hepimizce, bütün internet kullanıcılarının yüzleştiği bir gerçek.

82,4 milyon nüfusa sahip bir ülkeyiz. Nüfusumuzun yüzde 72'sini oluşturan 59 milyon internet kullanıcımız var. Yine, nüfusun yüzde 63'ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcımız var. Nüfusun yüzde 53'ünü oluşturan 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcımız şu an itibarıyla mevcut. İnternetin olduğu bir dünyaya doğan 'Z kuşağı', hayatının büyük bir bölümünü internet ve mobil teknolojilere maruz kalarak geçirmekte, bugünün bebek ve okul öncesi çocukları olan Alfa jenerasyonu ise tüm teknolojilere ilaveten mobil cihazlarla da bebekliklerinden itibaren tanışmaktadır. Bu nedenle ki özellikle teknoloji bağımlılığı kapsamında çocuklar ve gençlerin önemli bir risk grubu oluşturduğu açık bir şekilde ortadadır.

Küçük yaştaki çocukların ailelerinin denetimi olmadan internet üzerinde gezinmemesi ve çevrimiçi platformlarda diğer kullanıcılarla etkileşimde bulunmaması konusunda dikkatli olunması en önemli husus.

Özellikle kapalı forum ve mesajlaşma gruplarında, çevrimiçi oyun platformlarında küçük yaştaki çocuklara yönelik çok sayıda istismar olayıyla karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda veliler tarafından belli aralıklarla çocukların internet kullanımlarının denetlenmesi en önemli gerçektir.

Sosyal medya ve akıllı telefon kullanımında dünyada Türkiye’nin ilk 5 ülke arasında olduğunu belirtmek gerekli. "Bu 5 ülke arasında olmamız ve yoğun kullanmamız beraberinde problemli veya patolojik tüketimi getirmektedir. Bağımlılıkla mücadele kadar önemli olan bağımlılığın oluşturduğu riskleri azaltmak ve internetin sağladığı fırsatları arttırmak için güvenli internet kullanımı konusunda toplumsal bilinç ve toplum genelinde ortak bir yaklaşım oluşturulması son derece önemlidir ancak bunu ne kadar başarabildiğimizi sorgulamamız gerekiyor.

Nüfusun yüzde 63'ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı, internet üzerinde uyuşturucu maddelere erişimin kolaylaşması, kullanılan sanal kimliklerin ve internet ortamında pornografik ve illegal sitelerin son derece yaygın ve ulaşılması kolay bir durumda olması, sanal kumar ve bahis sitelerinin oluşturdukları cazibe, örgütlerle tanışma olasılığı ve benzeri riskler sosyal medyanın ana, en büyük tehditlerini oluşturmaktadır.

Sosyal ağlarda paylaşılan kişisel bilgiler, kişisel bilgi güvenliği açısından bazı riskleri ortaya çıkarmaktadır. Türkiye'deki çocukların yüzde 46'sı sosyal ağlarda kişisel bilgilerini korumaya yönelik kuralları bilmemekte ve bunun sonucu olarak gönderilerini, profil fotoğraflarını ve doğum tarihlerini herkesle paylaşmaktadırlar. Çocuklar, reklam ya da hediye amacıyla isim, adres ve telefon numarası gibi bilgileri isteyen kişilerle paylaşarak hem kendilerini hem de yakınlarını tehlikeye sokabilmektedirler. Ayrıca, sosyal ağlar, çocuklar arasında siber zorbalığa da yol açabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu tür ortamlarda özellikle teknoloji okuryazarlığı az olan çocukların siber zorbalığa daha çok maruz kaldığı görülmektedir.

Banka kartlarını kullanarak, e-ticaret sitelerinden alışveriş yapan şahısların, sipariş verilen ürünü kargo şubesinden teslim almak için genellikle yaşı küçük çocukları kullandığı bilinmektedir. Yaşı küçük çocukların kolay para kazanmak için bu tür teklifleri kabul ettikleri ve içlerinde bulundukları durumun suç olduğu konusunda bilgi sahibi olmadıkları yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde ortaya çıkmaktadır. Bu durumla etkin mücadele kapsamında e-ticaret siteleri, kargo şirketleri ve bankalarla birlikte mevcut iş birliğinin daha da geliştirilerek devam ettirilmesi gerekmektedir.

Okullarda Darıca Sanayici ve İş Adamları Derneği - DASİAD ile yaptığımız çalışmaların ne kadar verimli olduğunu biliyoruz. Bir bilişim polisi ve bir bilişim hukukçusu, psikolog aracılığıyla tüm okullarda seminerler düzenliyoruz. Bu uygulamanın milli eğitimin politikası haline gelmesi gereklidir. Okullarda tarafımıza sorulan sorular göstermektedir ki problem sandığımızdan çok daha büyük. Bu nedenle bir hukukçu olarak karne tatilinde bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim. İyi tatiller çocuklar , internetten uzak sosyal ve doğada bir tatil dilerim . Hepinizi çok seviyoruz.

Bu yazı toplam 25509 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Karslı Arşivi