Ahmet Rıdvan

Ahmet Rıdvan

Bir Dönüşümün Hikayesi: Gebze, 1995’ten Bugüne

Bir Dönüşümün Hikayesi: Gebze, 1995’ten Bugüne

1990’ların Gebze’sini hatırlayanlar bilir… O zamanlar şehir değil, adeta kocaman bir sanayi kasabasıydı. D-100 boyunca dizilmiş fabrikalar, her akşam vardiya çıkışında uzayıp giden servis kuyrukları, tozun dumanın içinde büyüyen mahalleler… O yıllarda kimse, bu kentin bir gün üniversiteleriyle, teknoparklarıyla, modern siteleriyle anılacağını tahmin etmezdi.

Ama Gebze bunu başardı.

Sanayinin Gölgesinde Büyüyen Kent

Gebze’nin hikayesi Türkiye’nin sanayileşme hikayesinin özeti gibidir. 1990’larda İstanbul’un yükünü hafifletmek için sanayi doğuya kaydırılmaya başlandığında, ilk durağın adı Gebze oldu. Organize sanayi bölgeleri, liman yatırımları, lojistik merkezleri birer birer yükseldi. Şehir büyüdü, istihdam arttı, refah düzeyi yükseldi. Ancak bu büyümenin bir bedeli vardı: düzensiz yapılaşma, trafik, çevre kirliliği ve kimlik kaybı.

Bir yandan üretim rekorları kırılırken diğer yanda mahalle kültürü, komşuluk ilişkileri ve şehir hafızası sessizce geriye çekildi. Beton büyüdü, ama şehir ruhu küçüldü.

Bilgi Çağının Eşiğinde

2000’lerle birlikte Gebze’nin kaderi bir kez daha değişti. Artık sadece üreten değil, aynı zamanda düşünen bir şehir olmaya başladı. Gebze Teknik Üniversitesi, Bilişim Vadisi, Ar-Ge merkezleri ve teknoloji kampüsleriyle Gebze, “emek gücünden beyin gücüne” geçişin sembolü haline geldi.

Bugün artık Gebze sadece Türkiye’nin üretim üssü değil; aynı zamanda geleceğin teknolojisinin de laboratuvarı. Fakat tüm bu dönüşümün ortasında hâlâ çözülememiş sorunlar da var: ulaşım karmaşası, plansız yapılaşma, yeşil alan eksikliği…

Bu şehir sanayiyle doğdu ama artık nefes almak istiyor.

Eski Gebze, Yeni İnsan

Eskiden herkes birbirini tanırdı. Aynı minibüste işe gider, aynı bakkaldan alışveriş yapar, aynı kahvede maç izlerdik. Şimdi aynı apartmanda kimin oturduğunu bile bilmiyoruz. Gebze büyüdü, ama insanlar birbirine uzaklaştı.

Belki de bundan sonra konuşmamız gereken şey, yolların değil insan ilişkilerinin yeniden yapılmasıdır. Çünkü şehirleri beton değil, insanlar yaşatır.

Geleceğe Dair

Bugün Gebze artık bir dönüm noktasında. Üretimle bilgi, geçmişle gelecek, sanayiyle yaşam kültürü arasında yeni bir denge kurmak zorunda.
Bu şehir sadece Türkiye’nin çarklarını döndürmekle kalmadı; milyonlarca insana ekmek, umut ve gelecek sundu.

Şimdi sıra, daha yaşanabilir, daha estetik, daha planlı bir Gebze inşa etmekte.
Çünkü 30 yıl önce Gebze sanayinin başkentiydi…
Ama 30 yıl sonra yaşamın da başkenti olabilir.

Bu yazı toplam 3090 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Rıdvan Arşivi