Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

YAĞMALANAN KÜLLİYE!

YAĞMALANAN KÜLLİYE!

Gebze, Osmanlı'nın önemli bir menzil kasabası olmanın derin izlerini taşıyor. Ne hazindir ki, bu izlerin en önemlisi, her gün yanından geçip gittiğimiz, 502 yıllık bir abide olan Çoban Mustafa Paşa Külliyesi'nin kıymeti, kendi sakinleri tarafından dahi yeterince bilinmiyor.

Çoğu Gebzeli, kentin geçmişinin bu en değerli belgesini, külliyeyi oluşturan yapıları, hatta kimin yaptırdığını dahi doğru dürüst bilmez. Bu bilgisizlik, maalesef sadece bir tanıtım eksikliği değil, aynı zamanda tarihi mirasımıza sahip çıkma bilincimizin ne denli zayıf olduğunun da en acı göstergesidir.

1523 yılında Çoban Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilen bu muazzam külliye, camisi, medresesi, hamamı ve en önemlisi kervansarayı ile dönemin en önemli merkezlerinden biriydi. Eskiçarşı içinde kalan tarihi kervansaray, zamanında yorgun yolcuların ve binek hayvanlarının güvenli sığınağıydı.

Ancak zamanla işlevini yitiren bu yapı, önce amacı dışında kullanıldı, ardından da bir takım "uyanık" kişiler tarafından adeta ele geçirildi. Yüksek Mimar Cahide Tamer'in 1961-1970 yılları arasındaki restorasyon çalışmaları sırasında yazdığı ibretlik yazı, bürokrasinin ve umursamazlığın karanlık tablosunu gözler önüne seriyor. Tamer, 1971'de İstanbul Anıtlar Yüksek Kurulu'na kervansarayın çevresine hızla beton binalar yapıldığını bildiriyor. Sonuç? Devletin ilgisizliği, bürokratların kayıtsızlığı... Eskiçarşı içindeki kervansaray, dört bir yanı beton duvarlarla örülerek, kelimenin tam anlamıyla kuşatıldı ve kaderine terk edildi. Tarihi bir eserin göz göre göre nasıl yok edildiğinin en somut örneğidir bu manzara.

Külliyenin 9 yıl süren restorasyon çalışmalarını yürüten Yüksek Mimar Cahide Tamer'in anıları ise, bu tarihi eserin yakın geçmişte nasıl bir yağma ve perişanlık dönemi yaşadığını dehşet verici bir şekilde ortaya koyuyor. Restorasyona başlanmadan önce külliye adeta bir virane halindeydi.

Külliyenin kubbelerinin kurşunları çalınmış, çarşıdaki kurşuncularda eritilip satılmıştı.

Külliyeye ait bir taş sütun yerinden sökülerek Gebze Orta Okulu bahçesine götürülmüş ve kürsü olarak kullanılmıştı.

Yapının birçok yerindeki ahşaplar sökülmüş, hatta kimi kısımlardaki taşlar bile yerinden çıkarılıp götürülmüştü.

Dönemin tanınmış gazetecilerinden Refi Cevat Ulunay da (1890-1968), Yeni Sabah ve Milliyet gazetelerindeki köşelerinde külliyenin bu perişan haline isyan etmişti. Hatta cami içindeki değerli eşyalardan bazılarının çalındığını ve yok edildiğini de dile getirmişti.

Özetle, Gebze'nin en önemli tarihi eseri olan Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, sadece zamanın yıpratıcılığına değil, aynı zamanda bizzat kendi insanının ilgisizliğine, hırsına ve yağmasına maruz kalmıştı.

Bugün ise külliyenin içine girmek, dolaşmak mümkün değil.

Bir şekilde birileri babalarını malı gibi kullanıyor!

Bu yazı toplam 1948 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi