Gebze'yi Yönetmek İçin Kaç Kitap Yeter?
Bir gün biri sordu:
“Gebze’deki siyasi yöneticiler bugüne kadar kaç kitap okumuştur?”
Basit bir soru gibi duruyor…
Ama aslında kentin tüm hikâyesini özetliyor.
Çünkü bu soruya verilecek gerçek bir cevap yok.
Belki de asıl sorun tam olarak bu:
Sorunun kendisi bile cevaplanamayacak kadar ürkütücü.
Gebze’nin yollarını, kaldırımlarını, plansızlığı, trafik çilesini, kültür eksikliğini,
gençlerin geleceksizliğini konuşurken aslında konuştuğumuz şey hep aynı
yere çıkıyor:
Okumayan bir aklın yönettiği şehir.
Bir kentin kaderi, yöneticisinin okuduğu sayfalarda saklıdır.
Birinin dünyası ne kadarsa, şehir de o kadar büyür.
Hayal gücü ne kadarsa, proje de o kadardır.
Vizyonu ne kadarsa, şehrin nefesi de o kadar açılır.
Peki ya biz?
Biz nasıl bir şehirde yaşıyoruz?
Sorunun cevabı aslında hiç zor değil:
Bu şehirde bazı yöneticilerin okuduğu kitap sayısı, alınan yanlış kararların
sayısından daha az duruyor.
Bu yazıyı yazarken aklımda sadece soyut bir “yönetici” profili yok, gayet
somut isimler var:
- Gebze Belediye Başkanı Sayın Zinnur Büyükgöz
- AK Parti Gebze İlçe Başkanı Sayın Recep Kaya
- CHP Gebze İlçe Başkanı Sayın Gökhan Orhan
- MHP Gebze İlçe Başkanı Sayın Coşkun Öztürk
- İYİ Parti Gebze İlçe Başkanı Sayın Birol Elüstü
- Yeniden Refah Partisi Gebze İlçe Başkanı Sayın Engin Kılıç
- Zafer Partisi Gebze İlçe Başkanı Prof. Dr. Kamuran Cumhur Değer
- Saadet Partisi Gebze İlçe Başkanı Sayın Erkan Vural
Hepsine aynı sade, basit, ama çok şey anlatan soruyu yöneltmek istiyorum:
“Siz bugüne kadar hayatınızda kaç kitap okudunuz?”
Bazen düşünüyorum…
Keşke herkesin önüne, göreve başlamadan önce küçük bir sınav koysalar:
“Son bir yılda kaç kitap okudunuz?”
“En son hangi kitabın sizi etkilediğini hatırlıyorsunuz?”
“Şehri yönetmeye dair ilham aldığınız bir yazar var mı?”
Belki o zaman bu gri betonların arasından biraz olsun renk sızardı.
Belki bir parkı park gibi, bir sahili sahil gibi planlayan insanlar olurdu.
Belki gençler burada kalmak isterdi.
Belki Gebze’ye, Gebze’nin insanına değer verildiğini hissederdik.
O yüzden ben bu soruyu özellikle seviyorum:
“Gebze’deki siyasi yöneticiler bugüne kadar kaç kitap okumuştur?”
Çünkü bu soru bir hesap sormak değil…
Bu soru bir umut arayışı.
Bu soru, “Biz daha iyi bir şehirde yaşamayı hak etmiyor muyuz?” demenin
daha kibar, daha zarif bir hali.
Ve belki bir gün…
Bu soruyu ciddiye alan yöneticiler çıkar.
Belki bir gün Gebze, sadece sanayinin değil; kültürün, düşüncenin, hayalin
şehri olur.
Ben o günü merakla bekliyorum.
Ama önce, birileri bir kitabın kapağını açmak zorunda.
Ben gazeteci değilim, gazeteci arkadaşlar başkanları gördüklerinde özellikle
bu soruyu sorsalar acaba nasıl cevaplar alır gerçekten merak ediyorum.