Soso Çivadze’den Bir Vefa Örneği ‘’Ben Artvinim’’
Müzik, insanlığın en eski ve en etkileyici sanat dallarından biridir. Melodi, ritim, armoni ve sözler gibi öğelerle zenginleşir ve kültürden kültüre büyük farklılıklar gösterebilir. Müzik, insanın ruhuna dokunur; bazen neşelendirir, bazen hüzünlendirir. Tarih boyunca insanların duygularını, hikâyelerini ve fikirlerini aktarabilmek için kullandığı güçlü bir araç olmuştur.
Karadeniz müziği ise, Türkiye'nin Karadeniz bölgesine özgü, hareketli ritimleri ve duygusal melodileriyle bilinen bir müzik türüdür. Kemençe, tulum ve akordiyon gibi enstrümanlar bu müziğin temel taşlarıdır. Ülkemiz de ki Karadeniz müziği içinde önemli bir yer edinen Gürcü müziği ise özellikle Artvin’de çokça karşılaştığımız, Gürcistan'ın zengin kültürel mirasını yansıtan, çok sesli vokal gelenekleri ve etkileyici enstrümanlarıyla bilinen bir müzik türüdür. Soso Çivadze ise bu türün kentimizde ki en önemli temsilcisidir.
Soso Çivadze’yi kentimizde bilmeyen az kişidir ama onun uzun soluklu müzik hayatına dair yine de bilgi vermek gerekir. Bu kentte birçok insan tarafından tanınan ve sevilen Soso Çivadze, Artvin Şavşatlıdır. Gürcü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Gürcü kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.
Bir avuç düz toprağın bile çok değerli olduğu coğrafyada koca bir tarlayı verip akordiyon alan bir dedeye sahiptir. Aynı dede ilkel tarımın yapıldığı yıllarda, İki çift öküze karşılık yeni bir akordiyon daha alacaktır. Çokça tulum ve akordiyon çalınan bir kültürün içinde büyür. Köyünde tulum ve akordiyon çalan büyüklerinden etkilenir. Bu sanatsal etkileşim ileriki yıllarda onun en büyük uğraşı olacaktır. Amcasının da müzik hayatında önemli bir yeri vardır. Amcası Ruhi Su’nun öğrencisidir. Bağlama çalıyordur. Yaz aylarında köye getirdiği bağlamasınıysa köylülerine türküler söyler. Bu Soso’nun özgün müzik yelpazesini de genişletir.
Küçücük bir köyden büyük bir metropole, kimsesiz bir şekilde, özgürlük arzusuyla çıkıp gelir. İlk İstanbul’da film stüdyolarında çalışır fakat çalışma koşullarının zorluğu nedeniyle istifa edip kendini sokakta, elinde akordiyonu ile bulur. Özellikle Kadıköy de ‘’Masum’’ adını verdiği bir köpekle sokak müziği yapar. Sokakta müzik yapmanın zor olduğu yıllardır. Zabıta ensturmanına el koyar. Para cezaları yazar. ‘’Gürültü yapıyorsun’’ diyerek yerinden kaldırılır. Ama o hayatın keşmekeşliği içerisinde insanlığın uykuya geçmiş duygularını uyandırdığı için müziğine devam eder ve elliye yakın şiirini bu sokaklarda yazar.
İki yıl kadar sokak müziği yaptıktan sonra Gebze’ye gelip Grup Kaçkar ve Grup Çoruh gibi müzik topluluklarının kurulmasına öncülük ederek stüdyo çalışmalarına başlar. Gebze de bir zamanların efsanesi olan ‘’Radyo Umut’’ ta yapımcısı ve sunucusu olduğu ‘’Karadeniz Yağmuru’’ programını hazırlayıp sunarak köyünden Gebze’ye çalışmaya gelmiş, gurbet özlemi çeken işçi ve memurların sesi, soluğu olur.
‘’Dedopal’’ parçasıyla sola çalışmalarına güzel bir başlangıç yapan sanatçı, ezgi yelpazesine bir yenisini daha ekler ve geçtiğimiz günlerde yayımlayarak sevenleriyle buluşturtur. Adına “Ben Artvinim” ismini verdiği ezgisi ile tüm dijital platformlarda yer alan sanatçı, duygularını şu kelimelerle dile getirir.
‘’Sözü ve müziği bana ait olan tekli çalışmamda, duygularımı ve köklerimi müziğe dönüştürmenin heyecanını yaşıyorum. Bu yolculukta yanımda olan, emeğiyle bu esere ruh katan herkese gönülden teşekkür ederim. Başta, müzik yönetmenliğini üstlenen ve en büyük emeği veren sevgili Emre Solmaz’a ve emeği geçen tüm müzisyen dostlarıma sonsuz teşekkürler. Bu eser hepimizin ortak emeği, ortak duygusu oldu. Dinleyen herkese şimdiden teşekkür ederim.’’
Bende kendisini bu güzel eseri için tebrik ediyor dinleyicisinin bol olmasını diliyorum. Yolu hep açık olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.