Duygu Türkyılmaz Kılıç

Duygu Türkyılmaz Kılıç

Sonra anladım ki hayat bambaşkaymış, masalları dinlemek küçük yaştaymış...

Sonra anladım ki hayat bambaşkaymış, masalları dinlemek küçük yaştaymış...

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.(hayal edince komik oluyor pirelerin berber olduğunu vs.)

Küçükken masalları ne çok severdik, gerçi ben hâlen çok severim o ayrı.

Bir varmış bir yokmuşlarla başlayıp, ya bir külkedisi olup üvey anne ve üvey kız kardeşlerin zulmünden kurtarsın diye bir prensi beklersin. Ya da pamuk prensessin ama yine üvey annesinin ona verdiği zehirli elmayı yiyip derin uykudan uyanması için yine bir prensin seni kurtarmasını beklersin...

Masallardaki bütün kahramanlar erkekti ve bunlarla yetişti kızlar, büyüyünce kahraman olmak istemedi hiçbiri.

İtinayla beyaz atlı prens beklendi. Neredeyse bütün masallar böyle; kurban bir kız ve onu kurtaran kahraman bir erkek.

Küçük yaşlarda beyinlerimize kodlandırılmış ve gerçek hayatta da böyle olacağına inanmamız sağlanmış. Bir erkek gelir kızı korur, kanatları altına alır, ona sahip çıkar diye inandırılmış, kanılmış. Fakat sonuç hüsran; özgüveni çalınmış, aşağılanmış, hakarete uğramış, küçük düşürülmüş, söz hakkı verilmemiş, bir hizmetçi gibi kullanılmış.

Ne zamanki bu gidişata dur demek istemiş kocası/eski kocası, sevgilisi/ eski sevgilisi, ağabeyi, babası tarafından tartaklanmış, dövülmüş hatta bazen öldürülmüş nice kadınlar var ve her geçen gün çoğalıyorlar maalesef.

Düşünüyorum da bu masallara biz kızlar inanmışız da eee aynı masallar erkeklere de anlatılmamış mı acaba? Onlara bizim bilmediğimiz kurban kız avcı erkek masallarımı anlatılmış (kodlandırılmış) acaba?

Oysaki masalların yazılma amacı çocuklara öğüt vermek değil miydi? Büyüyünce anladık ki kurbağa öpünce prens filan olmuyormuş. Bir ömür boyu mutluda yaşamıyorlarmış...

Ya masalları değiştirmeliyiz, ya da masal diye başlayan gerçek hayatımıza yerleşmiş kâbuslardan kurtulmalıyız. Will Durant'ın dediği gibi; "Masallar küçükken uyuyana kadar, büyüyünce uyuyana kadardır "

Biz büyüdük ve kirlendi dünyamı, yoksa hep kirliydi biz büyüyünce mi fark ettik? Fark ettik de birinin bize yalan söylediğini anladığımızda: "bana masal anlatma" dedik.

Kim bilir belki de süpürgesine atlayıp giden cadı olmak daha iyidir;)

Bazen cadı olmak gerektiriyor insana hayat şartları. Aslında masalsı bir saflıkla sevmek lazım, çıkarsız menfaatsiz... kısacası doğru sevmeyi öğrenmek lazım.

Hiçbir işini kendi yapmayan prens ve prensesler olmayıp birinin seni kurtarmasını beklemeden kendi ayaklarının üzerinde durmayı bilmek lazım. Maalesef masallardaki gibi sihirli değnek yok başarmak istiyorsan gayret etmek lazım zorluklarla mücadele etmek lazım...

Hepimizin muradına erip kerevetine çıktığı...

Gerçek hayatın çürüttüğü masallar değil de, masal gibi gerçek hayatlarımızın olması ve kahramanı kendimizin olması dileği ile mutlu kalın

Bu yazı toplam 14488 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Duygu Türkyılmaz Kılıç Arşivi