Körfez’de Milli Mücadele
Son yıllarda memlekette herkes bir şey konuşuyor ama nedense kimse denizlerimizi konuşmuyor.
Oysa suyun üstündeki o parlak mavinin altında nasıl bir çürümenin biriktiğini bilen biliyor.
Ben de uzun süredir umutsuzluğa kapıldığım bir dönemde Kocaeli Körfezi'yle ilgili yapılan çalışmayı görünce ister istemez durup düşündüm.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın öncülük ettiği dip çamuru temizliği…
Açık konuşayım: İlk duyduğumda “Hadi canım, bu iş yapılır mı gerçekten?” dedim.
Yılların biriktirdiği çamur, kirlilik, ihmaller…
Körfez’in kaderi çoktan yazılmış gibiydi çünkü.
Ama öyle değilmiş.
Bilim insanları ile oturmuşlar, uzun uzun tartışmışlar.
Sonra da “Bu iş olur” deyip başlamışlar.
Şaşırtıcı olan da, gerçekten oluyor olması.
Denize bir damla pis su akmasın diye verilen bir mücadele
Bahsettikleri şey aslında çok basit gibi:
Denize arıtılmadan tek bir damla su bırakmamak.
Basit ama kimsenin cesaret edemediği bir hedef bu.
Biz yıllarca “Aman efendim, sanayi büyüsün de çevre sonra bakılır” diyerek yaşadık.
Sonra bir baktık, her yer kirlenmiş.
Deniz nefes alamaz hale gelmiş.
Şimdi bunu tersine çevirmeye çalışıyorlar.
Bugüne kadar biriken çamur temizleniyor,
yenisinin oluşmaması için de ciddi bir denetim sistemi kuruluyor.
Bu iş siyasetle açıklanacak bir şey değil.
Siyaset üstü, hatta siyaset dışı bir mesele.
Bu dönüşüm ülkenin her yerine yayılmalı
Bu işin en önemli tarafı şu:
Körfez’de yapılanın sadece Kocaeli’ne değil, bütün ülkeye örnek olması lazım.
Sanayi şehirleri yıllardır aynı dertten muzdarip ama kimse topun ucuna pek girmek istemiyor.
Aynı şekilde Bodruma, Marmarise, Bozburuna gidin. Kentlerin düzensiz büyümesi ve atıkların denize dökülmesi ile güzelim koyların kirlendiğine şahit olacaksınız.
Kirlilikle kavga etmek pek popüler bir iş değil çünkü.
Oysa bana kalırsa, devlet bankalarının sanayi kuruluşlarına
“Dönüşmek istiyorsan yanında dururum” diyeceği bir modele ihtiyacımız var.
Uygun krediler, uzun vadeli destekler…
Kısacası, kirletmeyen üretimi mümkün kılan bir sistem.
Bir de şu var:
Bu işler sadece yukarıdan aşağı yapılmaz.
Vatandaşın da bu bilince sahip olması gerekiyor.
Televizyonda, gazetede, sosyal medyada…
Her yerde çevre konusunda gerçek bir farkındalık yaratılmalı.
İşin Özü
Körfez’de olup biten şey bana unutmaya başladığımız bir duyguyu hatırlattı:
Birlikte bir şey başarma ihtimali.
Deniz dediğin nedir ki aslında?
Bir sınır değil, bir ortaklık alanı.
Hepimize ait.
Belki de tam da bu yüzden, bu milli mücadele tüm ülkeye yayılırsa gerçekten bir değişim yaşayabiliriz.
En azından ben uzun zaman sonra ilk defa
“Evet, bu iş galiba olacak” diyorum.