Aktan Uslu

Aktan Uslu

Handan Polat ve kızını erken unuttuk

Handan Polat ve kızını erken unuttuk

Fi tarihinde bölgemizde bir belediyenin kurduğu, bölge dışından getirdiği bir psikologla ilçe ahalisine psikolojik destek sağladığı süreçte o psikologla röportaj gerçekleştirmiş;

yazılmaması kaydıyla,

nokta atışıyla bir muhitte,

ensest diye adlandırılan aile içi cinsel istismarın hayli yoğun olduğunu,

müthiş bir mahalle baskısı altındaki kadınların ağlayarak kendilerinin veya çocuklarının yaşadıklarını anlattığını,

sonra gittiğini söylemişti.

Konuşamaz, polise gidip şikâyetçi olamazlardı çünkü vakanın zanlısı değil, onlar linç edilirlerdi.

Sorunu konuşmak, üzerine gitmek, çok “ayıp” ve çok “günah” idi.

Okuyalı çok uzun yıllar oldu ancak Erdal Atabek’in

1990’larda yayınlanan, “Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık” çok şey anlatır.

O psikolog o gün o söylediklerini sohbetle sınırlı tutmasaydı…

Sırf o söyleminden ötürü sosyal medya veya farklı kanallardan toplumsal linci göz önüne alsaydı aynı riski ben de göze alır, röportajda yer verirdim.

Doğruları söylemenin çok büyük risk olduğu, “Barış” demenin bile teröristlikle eşdeğer tutulduğu ülkemizde bu bağnaz ve tutucu yapıyı kırmak, bir takım bedelleri ödemeyi göz önüne alarak kırmak gerekir kanaatindeyim.

“İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. babasının kendisini 6 yaşındayken imam nikahıyla ‘evlendirdiğini’, çocukluğu boyunca her gün cinsel istismara uğradığını anlatarak şikâyetçi oldu

ifadesinden anlaşılacağı üzere de haber, somut bir şikayet üzerinden türetilse dahi…

Birgün Gazetesi önemli bir habere imza atmış, o haberin muhabiri / yazarı Timur Soykan sosyal medya linçine maruz kalmıştır.

**

Toplum olarak önemli eksiklerimizden biri gerçeklerin açığa çıkartılmasına tepkinin yanı sıra olayları kişilere göre yorumlamaktır. Örneğin..

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’deki vakada şehit yakını olduğu söylenen yurttaşa hakareti, tartışmasız yanlıştır. O yurttaş, şehit yakını olmayabilirdi de. Yanlış gene yanlıştı.

İyi de Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi’nin suskun kalarak doğruladığı tokat vakası ne kadar doğru idi..

Lütfü Türkkan’ın hakaretine bence haklı tepki koyanların önemli kısmı, Çiftçi vakasında niye aynı tepkiyi koymadı.

Ya da;

AKP Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu ekim ayında Darıca’da bir hemşeri derneğinin kahvaltısında bir araya geldiği Lütfü Türkkan ile, söz konusu vakayı gerekçe göstererek aynı fotoğraf karesinde yer almak istemediğini söyledi.

Bir süre sonra AKP Gebze’nin danışma toplantısında KBB Başkanı Tahir Büyükakın, Katırcıoğlu’nu söz konusu tavrından ötürü alkışlattı.

Ama kimse;

2000’de katıldığı bir radyo programında şehitlere “kelle” diyen Recep Tayyip Erdoğan ile siyaset yaptığını hatırlatmadı.

Hatta milletvekilliği adaylığına atanmak için halkın değil Erdoğan şahsında erke olan bağımlılığını izah etmedi.

Günümüze dönelim..

Bingöl’de yurttaşa küfreden Lütfü Türkkan ile aynı karede poz vermeyen Radiye Sezer Katırcıoğlu,

Çayırova’da yurttaş tokatlayan partilisi Bünyamin Çiftçi için de aynı tavrı sergileyecek mi?

**

Günümüze yine döndüğümüzde güncel vaka İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı ile ilişkilendirilen Yusuf Ziya Gümüşel’in adının karıştığı çocuğa cinsel istismar vakasıdır.

Konunun üzerine önce birey üzerinden gidilmeli, konu yargıya havale edilmelidir.

Vaka yine toplumsal kutuplaşmaya neden olmuştur. Kim hangi tarafta yer alırsa alsın aynı ülkenin yurttaşları olduğumuz ve bir arada yaşama kültürü göz ardı edilmemelidir.

Çocuğa cinsel istismar vakalarının cemaat yapılanmalarında daha yoğun gözükmesinden ötürü sebepleri üzerine bağımsız uzmanlar ile gidilmelidir.

Örneğin;

Cinselliğin ve cinsel ihtiyacın da bir Allah vergisi bir kul ihtiyacı olduğu,

Cinsellik olmadan insan neslinin varlığını sürdüremeyeceği,

Zina harici cinselliğin –en azından bence- dinen günah sayılamayacağı,

Bastırılmış duyguların patlama gösterebileceği gibi detaylar üzerinde durulması gerektiği kanaatindeyim.

 

**

 

 

Ya da bölgemizde çok yaygın ve uçlarda olan hemşericilikte..

Tamam asılmasınlar, kesilmesinler topluma kazandırılsınlar ama bu kadarına da pes yahu!

“Duayen” geçinen bir meslek yüzkaramızın üstelik ayakkabıcılık yaptığı yıllarda emeğiyle geçinen bir çocuğa hakim tarafından belgeli tacizi sonrası..

Hak ettiği cezayı çekmekle birlikte başta hemşerileri olmak üzere ilçemiz atanmış, seçilmişlerinden gördüğü hürmette ayrı bir detay ve vakadır.

**

**

Son olarak

Kocaeli, Gebze, Çayırova…

Kocaeli diyorum çünkü geçtiğimiz yıllarda bir 8 Mart etkinliğinde CHP’li kadınların şahsında ilimizin 12 ilçesinden kadınlar o vaka için yürümüştü..

Bir Muhtar Handan Polat vakası yaşandı.

Kızındaki ruhsal çöküntünün üzerine giden bir öğretmeninden ötürü

Çocuğun, babasının cinsel tacizine maruz kaldığı açığa çıktı.

Çocuğun yalan söylemediği, uzman psikologlarca kanıtlandı.

Handan Polat müthiş bir mahalle baskısına, direnebildiği kadar direndi.

Yaklaşık bir sene oldu.

Bu sefer İzmit merkezli tesadüfen denk geldiğim bir çocuk istismarı haberimde de hatırlatmıştım yaşadıklarını. O haber sonrası bir gün gazeteden sürpriz şekilde aradı.

Abi, İzmir’deyim. O davanın karar duruşmasına kızımla geleceğim, destek vereceğim” dedi.

Sonra yine sırra kadem bastı.

Yenimahalle’nin eski muhtarlarından merhum Hamza Polat’ın aynı mahallede muhtarlık yapan Handan Polat ve kızı/kızları..

Ailesinin diğer bireyleri hala Yenimahalle’de ama

Handan Polat ve kızı/kızları…

Sırra kadem bastı.

Gerçekleri erken unuttuk.

Unutmamak, her türlü toplumsal linci göz önüne alarak üzerine gitmek lazım, diyorum.

Daha ne diyim!

Bu yazı toplam 1281 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi