Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

EMEKLI OLDUKTAN SONRA YAŞAMAK

EMEKLI OLDUKTAN SONRA YAŞAMAK

 

Kafamın karışık sıkıntılı olduğum zamanlar eski hisara iner denizi ve balıkları izlerim bana iyi geliyor şehrin aşırı gürültüsüne artık dayanamıyorum eski hisar deniziyle ormanıyla balıkçılarıyla dinlenmek için müstesna bir yer emekli olmadan önce hep böyle eski hisar gibi bir sahil kasabasına yerleşmenin hayallerini kurardım otuz yıl böylesi hayallerle yaşadım gençliğimde ve orta yaşlılığımda yapmak isteyip ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı yapamadıklarımı emekli olduktan sonra yapacağım düşünmüştüm bu düşüncemin yanlış olduğunu  emekli olduktan sonra anladım ama iş işten geçmişti hayatı ertelemiştim

Cahilliğim yüzünden ömrümün en güzel günleri çirkinliklerle yanlışlıklarla geçti ve yaşadığım hiç bir şeyin keyfini çıkaramadım mutlu olamadım yaratıcılığım bu yüzden öldü şimdi kendimi köleler gibi yaşamış hissediyorum cahillik insanı başta sevgiden insanlıktan güzelliklerden uzaklaştırıyor bu ülkede emekli olduktan sonra güzel şeyler yaşayacağını söyleyen benim gibi milyonlar var emekli olduğumuz zaman zekamız azalmış gücümüz bitmiş hayallerimiz sönmüş oluyor

Ben hayatı emekli olduktan sonra ancak öğrenebildim iyi veya doğru işler yaptıktan sonra hayatın ne kadar güzel olduğunu anlayabiliyor insan zengin ve yoksulun olmadığı herkesin mutlu olduğu bir yaşam seviyesine cahillikten kurtulup iyi ve güzel şeyler yaparak ancak ulaşabiliriz bu yola girmek için okumak düşünmek ve insan olmak paylaşmak sevmek ve ahlaklı olmak gerekir evrensel kardeşlikten söz ediyorum sevgi demek kardeşlik ve barış demektir barışın ve kardeşliğin olduğu yerde huzur ve mutluluk vardır yine konudan uzaklaştım oturduğum yerin az ötesinde orta yaşlı uzun boylu bir adam etrafını sarmış kendi ve köpekleri doyurmaya çalışıyordu bu güzelliği görmeye değerdi adam oturduğu

Zaman kedilerin bazıları omuzlarına çıkıyor köpekler önüne dikilip ellerini ve yüzünü yalıyordular sevginin nelere kadir olduğunu bir kes daha gördüm yanına gittim kendimi tanıttım uzun süre sohbet ettik eşi bir hastanede psikolojik tedavi görüyormuş beni eşiyle tanıştırmak için evine davet etti benim psikolojik tedavi gördüğümü yazılarımdan biliyorlarmış hanım efendi o kadar sıkıntılı bunalımlı ki ve bedbaht iki arka odaların birinde müzik sesi geliyor deyip son ses açılmış

Livaneli’nin odam kireç tutmuyor şarkısı bu türkünün hikayesini biliyor musun? Dedim bilmiyorum dedi bu türkü bana acı çektirdiği için dinliyorum acı çekmek bana iyi geliyor acı çekerek ölmek istiyorum dedi ve gözlerinden armut gibi yaşlar akmaya başladı böyle kadınlar yere damla damla düşerler ve birden derya olurlar yer yüzünde az bulunan kadınlardandırlar büyük bir masaları vardı masanın ortasında büyük bir kafes içinde bir keklik kekliği bana gösterdi benim yaşama sevincim bu kuştur dedi cenaze merasiminde zılgıt atan kadınlar gibi konuşuyordu karşısında kendimi bir yakını ölmüş gibi hissetim bu tür insanların bir kısmı çok konuşur böyle rahatlarlar bir kısmı hiç konuşmayarak rahatlar bunlar kaplumbağalar gibi kendi iç dünyalarına çekilirler her şeyden korkarlar ve güvenizdirler

Bir ara konuyu değiştirdi sen yazarsın bilirsin neden ülkemizde bu kadar çok boşanma oluyor? Neden insanlar uzun süreli güzel ilişkiler kuramıyorlar? İnsanlar neden bu kadar duyarsızlar neden sorunlarına sahip çıkmıyorlar dilim döndüğü kadar sorunlarını cevaplandırdım sonra çantasından bir defter çıkarıp uzattı bana al oku burada benim hayat hikayem var birinci sayfasında kadına şiddet uygulayanlar bahane olarak tayt giyinmesini mini etek giymesini gösteriyorlar böyle yaparak kendi aç gözlülüklerini gizliyorlar ikinci sayfada hüzün eski bir çiçek hiç solmaz demiş üçüncü sayfasına benim evlenene kadar cebime hiç para girmedi diye yazmış yazın altına buda bir şey mi benim elli yaşıma kadar cebime para girmedi diye yazdım.

Bu yazı toplam 5847 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi