Dilek ALP

Dilek ALP

ZEHİR ZEMBEREK…

ZEHİR ZEMBEREK…

Son 2 gün kala memleket tam anlamıyla delirdi. Haberleri takip edemiyorum artık, yani hızına yetişemiyorum. Dışarıdan bakıldığında gerçekten çılgın bir hayat sürüyoruz Türkiye’de… Bunu iyi anlamda yazmıyorum tabii. Belki de Türkiye tarihinin en önemli dönemeçlerinden birini yaşayan ülkemden binlerce kilometre uzakta olmak hoşuma gitmiyor şuan. 11 saat geriden gelen sabahlara uyandığımda dudağımı uçuklatan gelişmeleri okuyorum son bir haftadır. Her akşam yatarken nasıl bir haberle sabaha kalkıp, şok olacağımı bekler oldum. Son dakika haberleri içinde yaşıyoruz her zamanki gibi.

Güç gerçekten zehirli bir zenginlik yerkürede. Bir makama ısrarla gelmek isterken, o koltuğa ulaşmak ihtirasıyla bu kadar kendimizi küçültmeli miyiz? Bu kadar haysiyetimizi ayaklar altına düşürmeli miyiz? Hoş, uzun yıllar iş hayatımda maalesef bu sağlıksız örneklere çok şahit oldum. Son haftalarda yaşanan çirkinliklere baktığımda (sınırları aşan bir hızla korkunçluklar arttığı için bu zaman dilimini kullandım, yoksa çok uzun bir zaman diliminden bahsediyorum) bir takım politika yapan kişilerin memleket, vatan, ulus, halk gibi kavramlara çok uzak olduğu, sadece gücü elinde tutmak niyetlerini açıkça irkilerek görebiliyorum. Hala bu duruma safça üzülenlerden biriyim. Sanırım içinde bulunduğum ruh halinin adı “Umutsuz Sosyal Romantiklik Akımı ” Bu ara huzurlu olduğum tek konu ise tüm zor koşullara rağmen, 13 gün önce oyumu güvenli olduğunu düşündüğüm bir şekilde kullanmış olmam.

Nezaket ve saygıyı haddinden fazla önemseyen biriyim. Yurt içinde ve yurt dışında sürdürdüğüm iş hayatımda da buna çok dikkat ettim. Yöneticilerime her zaman saygımı, personelime nazikliği elden bırakmadım. Çoğu zaman kesinlikle hak etmediğini bilsem dahi, bu insanlara zarif davranmayı dert etmedim. Sonuçta saygı göstermenin benim kalitemi, bunu hak edip etmemenin de karşı tarafın kalitesini gösterdiğine inanırım. Vizyon meselesi... (Bu konuda bir makale yazacak kadar kötü ve bozuk ruhlu insanlarla, talihsiz deneyimlerim oldu…) Bireysel olarak saygısızlığa maruz kaldığımı hissettiğim an ortamı terk eden, uzaklaşan bir karakterim olmasına rağmen, yıllar boyu topyekûn maruz kaldığımız kaba, fütursuz, şuursuz davranış ve üsluba histerik bir şekilde DUR demedik. Yaşadığımız her kötü olaya anlamsız ve tuhaf bir olgunlukla göğüs germeyi maharet bildik. Anormal bir hızla tüm olanlara uyum gösteriyoruz. Beş saniye bile sürmeyen öfkelerimiz dramatik bir şekilde eğlenceli geliyor artık bana.

Bu havadan çıkma zamanı gelmedi mi? Uyanalım mı artık, ne dersiniz? İnebileceğimiz daha dip kalmadı. İşte tam da burası cehennemin dibi

NOT:
Coğrafya kader falan değildir sevgili okuyucular. Kaderi, insan kendi yazar. Kaderimiz artık bizim elimizde… Gelecek hafta ne yazacağım Allah bilir!
(Yazabilecek miyim o da muamma…)

Bu yazı toplam 18953 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek ALP Arşivi