Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

TÜCCAR VE DERVİŞ

TÜCCAR VE DERVİŞ

 

            Bu öyküyü bana çok sevdiğim bir arkadaşım anlattı sözlü anlattı bana yazılı anlatımdan çok daha iyi gelir… bende sizlere anlatayım. Rivayet olunur ki bir devirde bir tüccarla, bir derviş yol arkadaşlığı yaparlar. Yolculukları sırasında ayakkabısı yırtık olan dervişin ayaklarına yolda ki dikenler batar acı çeker. Tüccar, dervişe bir çift ayakkabı verir. Bir süre sonra tüccar yaptığı iyiliği dilendirmeye başlar. Derviş tüccarın bu başa kakışına çok canı sıkılır. Ayağındaki ayakkabıları çıkarır tüccara verir. Ve şunları söyler ben hayatım boyunca hep yalın ayak yürüdüm yine yürürüm bir çift ayakkabı için kendimi sana ezdirmem özgürlüğüme laf söyletmem.

Sonra tüccarla yolu ayrılır. Sermaye sahipleri hep böyledirler. Önce yoksulları küçük, küçük iyilikler yaparlar sonra onlardan kendilerine övgüler beklerler yoksullardan gelen bu övgülerden güç alırlar beslenirler. Onları sömürmeleri için bu tür ilişkileri gerekli görürler. Sömürücü sistemi böyle işler. Demem o ki biz insanlar hepimiz o derviş gibi onurlu yaşamak için kimselere boyun bükmemek için zenginlerin bu küçük… el uzatmamalıyız onların karşısında onurlu ve dik durmalıyız özgür yaşamanın yolu böyle derviş gibi yaşamaktan geçiyor. Böyle derviş gibi özgür ve bağımsız olmak için okumalıyız, Türk çocukları okusun yazsın düşünsün bağımsız bireyler olsun diye. Atatürk kurtuluş savaşından hemen sonra Dil-Tarih ve Edebiyat Fakültesini kurdu ama okumadılar. Çok az insan okudu.

Türkiye insanı zeki ama okumuyor bu zekasını kendisine faydası olmayan işlerde kullanıyor. Sokakta insanlar sık sık neden Türkiye’ye Demokrasi gelmiyor diyorlar. İnsanlarımız sanıyorlar ki otu, et, fındığı ithal ettiğimiz gibi demokrasiyi de dışarıdan ithal edeceğiz. Demokrasi ot, et gibi değil ota ve ete hiç gereği yokken hükümet ithal ediyor… Demokrasi ithal edilmez. Demokrasi mücadele verilerek kazanılır… Demokrasi istiyorsak o derviş gibi başımız dik olmalıyız. Devletin ve sermaye sınıfının bizi aldatmalarına inanmamalıyız bu ince işleri anlamak için okumalıyız… Bir Japon yılda yedi kitap okuyormuş… Bunun tam tersi… Sekiz Türk yılda bir kitap okuyormuş böyle bir ülkede demokrasi olur mu? Olmaz ne olur? Cahillik sömürü olur kandırma ve yolsuzluk olur… Gayri kanunu işler olur… Tepkisiz duyarsız insanlar olur küçük bir azınlık olan sermaye sınıfı ve onların temsilcileri rahat yaşarlar…

Türkiye zindana dönmüş. Kimsenin umurunda değil. Türkiye halkı hiç dönem yolsuzluklara, zama, zulme olan tepkisini isyana dönüştürmedi…Hükümetleri hep kötünün iyisinden seçti. Kendi kendini yönetme fikri hiç aklına gelmedi. İzliyorum insanlarımız saatlerce durağına gelmeyen geldiği zamanda hesap vermeyen otobüsleri bekliyorlar kimse tepki göstermiyor. Her yıl onlarca insan bu ülkede yolsuzluk yapıyor. Kimse den ses çıkmıyor… Yani o her zaman sesleri çıkan insanları ayrı tutuyorum. Onlar bizim derviş gibi zaten hep yalın ayak dolaşıyorlar. Bu ülkede hükümet iğneden ipliğe zam yapıyor. Kimse tepki göstermiyor. “şaşırıyorum” insanlar işlerinden haksız yere atılıyor. Ekmeklerinden oluyorlar tepki göstermiyorlar böyle bir ülkede demokrasi hiçbir zaman olmaz. Demokrasiyi hükümetten beklersek……….görürüz… bu ülkede demokrasi istiyorsak özgürlük, hak, hukuk, insanlık, için ölen insanların cenazelerini kendi evlerimizden kalktığını hissetmeliyiz. Bir de bugüne kadar bize anlatılanların değişmesi gerekir.

 

 

Bu yazı toplam 915 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi