BARBAROS TANTAN

BARBAROS TANTAN

Şapka çıkartırım !..

Şapka çıkartırım !..

Mart ayı başın itibarıyla pandemi koşullarında yaşıyoruz.
Ancak, coronavirüs nedeniyle oluşan ölümleri engellemek adına topluma dayatılan önlemler paketi, bilim insanları arasında da derin çatlaklar oluşturdu. Bunun sonucunda, halkın kafası karıştı ve neredeyse her birey korunma konusunda farklı fikirlere sahip oldu. Ama, en çok da devlet eliyle dayatılan önlemler tartışıldı ve tartışılıyor.
İzninizle onlardan birini paylaşacağım...
Doç. Dr. Yavuz Dizdar diyor ki ;
'Gerçek bir VİRÜS olmuş olsa ve de gerçekten bizleri düşünüyor olsalar bunların yapılması gerekmez miydi ?'
   Dünya genelinde devletleri gerçekten korkutan bir 'salgın' olsaydı, emin olun ki alacakları tedbirler daha gerçekçi ve anlaşılır olurdu.
Eğer salgın gerçek olsaydı;
Örneğin; Tüm ekranlarda 'Bağışıklık Sistemi' nasıl güçlendirilir bu anlatılırdı. Gerçi, bu 'Bağışıklık Sistemi' lafı bile gerçeği yansıtmıyor, bunun doğrusu 'Vücut Savunma Mekanizması' olmalıydı.
Örneğin; İnsanlara oksijenlerini azaltan maske dayatmak yerine, D-Vitaminlerini test ettirme zorunluluğu getirilirdi.
Örneğin; 'Antikor testi' gibi gerçeği yansıtmayacak, 'vaka' listelemek dışında anlamı olmayan ve 'antikor pasaportu' gibi sağlık biliminde karşılığı olmayan şüpheli uygulamalar yerine insanlara B-12 Vitamini testi yapılırdı.
Örneğin; Tüm insanlara beslenme konusunda aydınlatıcı 2-3 sayfalık PH'ı olumsuz etkileyen zararlı yiyecekler listesi dağıtılırdı.
Örneğin; İnsanların ne olduğu şüpheli "tanı kitleri" ile "vaka sayısı"na dahil edilmesi çabası yerine, gerçek kan tahlilleri ile Hemoglobin seviyelerinin referans aralığında olup olmadığına, düşük olanlar varsa özel bilgilendirme amaçlı TV programları ya da hekim denetiminde takip sistemlerine yönlendirilirdi.
Örneğin; İnsanların bu süreçte evlerinde erzak biriktirirken, en çok yönelinen zararlı hazır gıdaların listesi çıkarılır ve üretimleri durdurulur veya vatandaşlar özellikle uyarılırdı.
Örneğin;  Çevrede seviyesi ve mesafesi sağlık standartlarına uymayan baz istasyonları için acil düzenlemeler başlatılırdı.
Örneğin; Artık tüm dünya insanlığının rahatsız olduğu ve yıllardır içindeki kimyasallar ve Güneş ışığını (UVB) kesici etkisi nedeniyle Chemtrail uçakları durdurulurdu.
Örneğin; Eğer salgın gerçek olsaydı, ölen insanların neden bağışıklıkları zayıf, altta yatan hastalıklarının bu ölümlere katkısı ve yanlış tedavilerin ölümlere katkısı nedir bunlar hızlıca tespit edilir ve açıklanırdı.
Örneğin; Eğer salgın gerçek olsaydı, zorunlu haller dışında maske kullanımının zararları anlatılır, insanların oksijensiz kalmasının hücreleri zayıf düşüreceği, karbondioksit solunmasına neden olacağı anlatılırdı.
Örneğin; Tamamen politik ve sosyolojik mantıkla üretilmiş "sosyal mesafe" kavramının insan psikolojisini bozacağı, toplumun birbiriyle dayanışmasını baltalayacağı tespit edilir ve bu kavramın kullanılmasını sağlığa zararlı bulurlardı.
Örneğin; Güneş girmeyen eve doktor girer" atasözüne vurgu yaparak insanların Güneş alması, yürümesinin, su içmesinin önemini anlatan kamu spotları yapılırdı.
Örneğin; Fazla yemek yemenin, geç saatte yemek yemenin, asitli veya şekerli içecekler içmenin, hamurlu, fazla karbonhidratlı beslenmenin vücut direncini neden düşüreceği anlatılırdı.
Ama bunlar yapılmadı. Peki ne yapıldı ?
Bill Gates ve DSÖ planlaması ile bekletilen aşılara milleti hazırlamak için sabahtan akşam kadar korku filmi izletmek ister gibi, mantıksız maske dayatmaları, korkutma çabaları, tutarsız ve şaibeli Çin, ABD ve DSÖ açıklamaları, yeni dalga gelecek pazarlamaları, 'bağışıklık pasaportu', 'aşı pasaportu', 'uzaktan çalışma' gibi sağlıkla ilgili olmadığı ve önceden politik olarak planlandığı belli olan uygulamalar.
Galiba ortalıkta 'salgın' dışında her şey var..." Maddeler halinde sıralanan bu düşünceler sizi bilmem ama benim konu üzerinde daha fazla kafa yormamı sağladı.
Çıkardığım sonuç mu ?
Siyasi ve toplumsal algılarda yanılma payları hep mevcut. Ve dünyada coronavirüs dolayısıyla yaşanan ölümlerin de gerçek olduğunu düşünersek, şimdilik net bir sonuca varamadığımı paylaşmalıyım. 
Tıpkı çoğumuzda olduğu gibi. 
Yeni ve gerçek çözümlere işaret edecek bilimsel verilerde buluşmak dileğiyle... 
 

Bu yazı toplam 2504 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BARBAROS TANTAN Arşivi