Toplum olarak salgın halindeki virüsten korunma ve kurtulma yollarını arıyoruz.     

Ama bir şartla; 

   İşçi ve emekçileri kalabalıklar halinde, virüs bulaşmasına davetiye çıkartacak biçimde çalışmaya zorlayarak.

   O işçiler içerisinde, metal sektöründe çalışanların yeri daha bir ayrı. Çünkü, bu sektörde çalışanlar çok ciddi boyutlardaki salgın riski altında çalışıyor.

   Sektörde örgütlü DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu her dört işyerinden üçünde aktif vaka var. Bazı işyerlerinde virüse yakalanan işçilerin oranı yüzde 30’a ulaşmış durumda.

   İmalat sanayiinde ise aktif vaka sayısınin en az 112 bin civarında olduğu da kayıtlara geçmiş durumda..

   Birleşik Metal-İş'in üye yoğunluğu olan Gebze ve İstanbul Anadolu yakasındaki işyerlerindeki vaka sayısı daha fazla olduğu biliniyor. Şöyle ki, bu dönemde aktif vaka sayısı söz konusu bölgelerde 39'dan 347'ye fırlamış.

   Fabrikalardaki mevcut durumun, normalleşmenin başladığı haziran ayı öncesinden kötü olduğuna dikkat çekiliyor. 

   Bazı verilere bakalım...

   Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde salgın başladığından beri toplam 2 bin 194 işçi virüse yakalandı. Oysa salgının başladığı mart ayından mayıs ayına kadar Covid-19 tanısı alan işçilerin sayısı 156’ydı. 

   Bu da salgının hızla yayıldığını ortaya koyuyor...

Bazı işyerlerinde hastalığa ikinci kez yakalanan işçiler de var ve bu işçilerin sayısı ise bilinmiyor. 

   9-16 Kasım haftasında karantina altına alınan işçi sayısınin binin üzerine çıktığı da kayıtlara geçmiş durumda. 

   Raporlaştırılan bu araştırmanın yapıldığı işyerlerinin, tedbirlerin görece daha etkin bir biçimde alındığı orta ve büyük ölçekli firmalar olduğuna dikkat çekiliyor. Dolayısıyla sendikasız, ölçeği daha küçük ve göreve daha güvencesiz sektörlerde bu oranın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.

   Kamuoyunun yoğun tepkisi ve ısrarına rağmen aktif vaka sayısını bir türlü açıklamayan Bakanlık, 19 Kasım’da aktif hasta sayısını 53 bin 654 olarak duyurmuştu. Rapora göre, sendikanın oranının nüfusu temsil ettiği varsayılırsa, Sağlık Bakanlığı’nın açıklamadığı aktif vaka sayısı 2 milyon 162 bini buluyor.

   Peki, salgina karşı acilen alınması gereken önlemler neler olabilir, biraz da ona bakalım.

   Uzmanlar, bu önlemlerden bazılarını şöyle sıralıyor:

   -Meslek örgütlerinin ve bu alanda çalışan uzman diğer kurum ve kuruluşların önerileri dikkate alınmalıdır.
   -Tüm işçilere ücretsiz test yapılmalı ve bu testler belli periyotlarla tekrarlanmalıdır.

   -İşçilerin çalışma süreleri ücret kaybı olmaksızın kısaltılmalı, dönüşümlü çalışmaya geçilmeli, üretim planları ve iş organizasyonları buna göre yapılmalı, fazla mesailer kaldırılmalıdır.
   -Salgının tespitine yönelik doktor muayenesi, test sonuçlarının ortaya çıkması ve karantina dönemlerinde geçen sürelerde işçilerin ücretinden kesinti yapılmamalıdır.
   -Kronik hastalara, engelli işçilere, gebe ve emziren kadın işçilere salgın riski ortadan kalkıncaya kadar ücretli izin verilmelidir. Ücretsiz izin uygulaması derhal kaldırılmalı, gerçek anlamda işten çıkış yasağı uygulanmalıdır.

   -Üretim alanları fiziksel mesafeye göre düzenlenmeli, işçilerin toplu taşıma yerine servislerle işyerlerine ulaşmaları ve evlerine dönmeleri sağlanmalı, servislerde taşınacak işçilerin sayısı yarı yarıya azaltılmalıdır.
   -Yemekhanelerde ve sosyal alanlarda gerekli önlemler alınmalıdır. Olası bir sokağa çıkma yasağının ilanında zorunlu ve hayati ihtiyaçların karşılandığı hizmetlerin dışında çalışma hayatı istisnasız durdurulmalıdır.

   -Evde bakıma muhtaç çocuğu olduğu için izin kullanmak isteyen ya da Covid-19 hasta bakımını üstlenen kadın ya da erkek işçilerin ücretlerinde bir kesinti yapılmamalıdır.
   -Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.

   Başka söze gerek var mı ?