Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

NEURALİNK ÇAĞINDA ÇİVİ YAZISINA DİRENMEK!

NEURALİNK ÇAĞINDA ÇİVİ YAZISINA DİRENMEK!

Değişim. İnsanlık tarihinin en büyük itici gücü. Peki biz, 5 bin yıllık alışkanlıklarımızın getirdiği konfor alanından çıkmaya, geleceğin baş döndürücü hızına ayak uydurmaya ne kadar hazırız?

İnsanlık macerasının en kritik kilometre taşlarından biri, İ.Ö. 3500’ler civarında Mezopotamya ve Anadolu topraklarında yaşayan Sümerler tarafından atıldı: Yazının icadı. Yazı ile alfabenin eş zamanlı olarak ortaya çıkışı, Mısır'dan Hititlere kadar medeniyetlerin dillerini taşa ve kâğıda dökmesini sağladı. Bugün, 5 bin yıl öncesinden kalan bu taşlardaki şekiller ve çivi yazıları sayesinde kadim geçmişimizi öğrenebiliyoruz.

Bu basit ama devrimsel yöntem, bilgi aktarımını ve nesiller arası iletişimi mümkün kıldı. Ancak bugün, aynı bilgi aktarımı saniyelerle ölçülüyor. Dünyanın bir ucundaki olayı anında öğrenme, herhangi bir dili teknoloji sayesinde başka dillere çevirme yeteneği... Tüm bunlar, insanlığın geldiği müthiş noktayı gösteriyor.

YAZI YERİNİ DÜŞÜNCEYE Mİ BIRAKACAK?

Peki, bu inanılmaz hız nereye gidiyor? Yüzyıllar sonraki insanlık nasıl bir yaşam sürecek? İşte asıl merak edilmesi gereken soru bu: Yazı, yerini teknolojinin getirdiği bir başka değişime terk edecek mi?

Geçtiğimiz yıllarda, dünyaca ünlü işadamı Elon Musk, 'Neuralink' adını verdiği şirketi ile beyin-makine ara yüzlerini geliştireceğini açıklamıştı. Geliştirilen bir çipin dişi bir domuza takıldığı bildirildiğinde ise bilim kurgu, gerçekle buluştu.

Bu, bir dönüm noktasıdır. Beyninde çip takılı insanlar, gelecekte bilgiyi ne yazarak, ne de konuşarak halledebilecek. Doğrudan düşünce yoluyla iletişim ve bilgi aktarımı mümkün hale gelecek. Bu gerçekleştiğinde, bugünün klavyeleri, alfabeleri, kullandığımız tüm dijital teknolojiler; tıpkı 5 bin yıl önceki çivi yazısı gibi, geri ve basit bir yöntem olarak algılanacak.

GEÇMİŞİN KAPISI KAPANDI

İnsanlık, küresel çapta bilim ve teknoloji sayesinde akıl almaz bir hızla geleceğe doğru yolculuğunu sürdürüyor. Yapay zekâ, robotik ve biyoteknolojinin birleşimiyle, yarı robot "cyborg" insanların çağına girmiş bulunuyoruz. Bu, sadece bir olasılık değil, gerçekleşmekte olan bir gerçektir.

İşte tam bu noktada, o eski, rahat alfabemize, kağıdımıza, geleneksel bilgi edinme yöntemlerimize direnmek... Bu değişimin getirdiği akıma karşı durmak, sadece zaman kaybı değil, geleceğin dünyasında kesinlikle olmamak demektir.

Gelişen teknolojiye, yeni iletişim biçimlerine ve insan zihninin sınırlarını zorlayan bu devrime karşı çıkmak, tarihin tekerleklerinin altında ezilmeyi kabullenmektir.

Değişim kapımızda. Direnmeyi bırakıp, kapıyı açma vakti.

Bu yazı toplam 2913 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi