BARBAROS TANTAN

BARBAROS TANTAN

Ne oldu ?

Ne oldu ?

Ülke genelinde sandık başına giden seçmenler, yeni dönemin yerel yöneticilerini belirledi. Ancak, sonuçlar belli bir kesimi (özellikle de iktidar partisi AKP’yi) memnun etmedi ki, milli irade karşısında hamleler yaparak hukuki süreci uzatma taktikleri ortaya çıktı.
Bu yaklaşımlar neye yarar dersiniz ?
Söyleyeyim, 25 yıllık süreçte ellerinde bulundurdukları İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki usulsüzlük ve yolsuzluklara ilişkin bütün verileri temizlemeye, ondan sonra da ‘’demokrasinin ve hukukun gereği hakkımızı aradık. Süreç işledi ve kararlar kesinleşti. Şimdi gereği yapılır’’ diyerek bugün için de mevcut olan gerçekliği kabul ettiklerini ve bunun da demokrasinin gereği olduğunu söyleyip işin içinden çıkarlar.
Kolay değil, 25 yıl iki büyük ilin yerel yönetimlerini elinde tutacaksın, Sayıştay’ın onlarca raporuna yansıyan usulsüzlük ve yolsuzlukları iktidar gücüyle geçiştireceksin, sonrasındaki ilk seçimde de yönetimleri kaybedeceksin. 
Bundan sonrası için başlayan yeni ve farklı sürece o kadar kabarık dosyalarla girme riskini kimse göze alamazdı. İşte, AKP’nin iktidar eliyle 31 Mart gecesinden itibaren yaratmaya çalıştığı kaosun altında yatan gerçeklik bu.
Şimdi, iki büyük ile yeniden bakmak, yaşananları nesnellikle değerlendirmek, yaşanan sürecin sonucu nereye varacak onu görmenin tam zamanıdır.
Başkent Ankara’da olan nedir ?
Cumhur İttifakı’nın ithal adayı Mehmet Özhaseki’nin düşük profilli seçim çalışmasında öne çıkan Saray-AKP ittifakına olan güveni ve o zeminde yürütülen propaganda çalışmalarının yeterli olacağı görüntüsüydü. Buna Özhaseki de o kadar güvendi ki, Ankara’ya ilişkin projelerini anlatmak yerine Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu seçim için izlediği genel politik atmosferdeki ‘beka’ tezinden dem vurarak konuşmalar yapmaya ve sadece rakibine çamur atmayı tercih etti. Ve, söylemleri boşa çıkınca da sessizliği tercih ederek genel propagandanın altına gizlenmeyi tercih etti.
Buna karşılık, Millet İttifakı’nın adayı Mansur Yavaş ise ilk günden itibaren sürdürdüğü deneyim ve geleceği projelendiren yaklaşımıyla adım attı. Bu arada, kendisine yöneltilen karalamalara da belgeleriyle yanıt verip seçmenin zihninde bulanıklık yaratılmasına izin vermemeye çalıştı. Başarılı olduğu da söylenebilir.
Şimdi, Başkent’teki itirazların il ya da yüksek seçim kurulu tarafından karara bağlanmasını bekleme zamanı.
İstanbul’daki seçimde ise durum daha da vahim…
İktidar partisi bir dönem Bakanlık, ardından Başbakanlık ve sonra da TBMM Başkanlığı’nı teslim ettiği Binali Yıldırım’ı her ne olursa olsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtmak için çıktığı yolda engel tanımaz biçimde yürümeyi sürdürüyor. 
Ama, bu kez çarşaf ayağına dolanıyor. Daha önce, seçim sonuçlarına yapılan itirazlar dolayısıyla muhalefeti ‘milli iradeye saygısız davranmakla’ suçlayan iktidar partisi, şimdi bu yolu kendisi kullanıyor. 
Doğal hakkıdır, elbette kullanacaktır. Ancak, daha sonuçların kesinleşmesine çok zaman varken adayının televizyonlara çıkıp ‘ben kazandım’ demesi millet iradesine ne derece saygılı olduklarını göstermiyor mu ?
Oysa ki, il seçim kurulu ve YSK’nın verileri Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmaya daha yakın olduğunu ortaya koyuyordu. Sadece, sonucun tescil edileceği kısa bir sürece ihtiyaç vardı. İşte, o sürecin sonucunda ne olacağını çok iyi bilen iktidar bloku ne yapıp edip suları bulandırarak, meseleyi içinden çıkılmaz hale getirerek süreci uzatmaya yöneldi.
Nedeni de, öylesine net, öylesine açık ki, herkes rahatça anlayabilir ve anlamıştır. Bu ölçekte büyüklükteki belediyeler eliyle uzun yıllardır yaşatılan usulsüzlükler, oluşan yolsuzluklar ve yandaş örgütlenmelere yasadışı kaynak aktarımları bir şekilde hasıraltı edilecek hale dönüştürülmeden belediyeler teslim edilemezdi.
Yaşanan 4-5 günlük süreçte görülen odur ki, yapılmak istenen tam da budur. Ama, herkesin unutmaması gereken gerçek, güneşin balçıkla sıvanamayacağıdır.
Yanlış hesap Bağdat’tan döner denilmiş bir kere. Herkes, yaptıklarının hesabını verecektir. Gücünüz ne olursa olsun, yaşamda bundan kaçış yoktur. 
Kocaeli’ndeki duruma gelince…
İzmit’i kaybeden iktidar partisi aynı yöntemlere başvurdu. Sonuç alır ya da alamaz, ama amaç ve hedef İstanbul ile Ankara’da olan amaç ve hedeftir. 
Gebze Belediyesi ve de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni muhalefetin kazandığı bir sürecin nasıl yaşanabileceğini varın siz anlayın…

Bu yazı toplam 2182 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BARBAROS TANTAN Arşivi