Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

KÖYÜM YAMAÇYOLU

KÖYÜM YAMAÇYOLU

 Önce doğduğum büyüdüğüm yürüdüğüm ilk sözü söylediğim ilk defa ağladığım güldüğüm ve ilk defa aşık olduğum çocuklarımın doğduğu dağlarına yaylalarına, derelerine, çaylarına kurban olduğum köyümden söz etmek istiyorum. Eski ismi Vardosan yeni ismi yamaçyol bir dönem Ruslar buralara gelmişler bir süre kalmışlar üç tarafı tepelerle çevrili güzel bir köydür. En önemli besinleri arpa, buğday ve patatestir. Bir birleriyle dost olmuş. Kız almış kız vermiş otuza yakın sülale vardır. Mesela ben Altunbulaklar sülalesindenim. 1980 büyük kentlere giden göçle köyümden de insanların çoğu göçtü. Ben Ardahanlıyım  kazamız Hanak’tır. Köyümde Hanak’a bağlı bir köy orta okul birinci sınıfı Hanak orta okulun da okudum. Ailemim çok istemesine rağmen bazı nedenler yüzünden ilerisini okuyamadım. Hayatımdaki tuhaflıklar ortaokulda başladı. Nedendir bilmiyorum öğretmenlerimin çoğu sevmediler fikirlerimi önemsemediler. Her davranışım hocalara batıyordu. Okul müdürü anlayışı kıt biriydi. Bir defasında bu kafayla gidersen hayatta çok zahmet çekersin demişti. Beden eğitimi öğretmenim bir gün sen o müdüre bakma doğrudan yana ol iş de seni sevmeyen o öğretmenler doğrunun karşısında yorulacaklardır. Ne yaptım ne ettiysem ne söylediysem bazı öğretmenlere yaranamadım. Yine köye dönersek baharlar burada çok güzel olur. Hani şair Ahmet Arif diyor ya dağlarına bahar gelmiş memleketimin bahar gelince toprak uyanır sular. Coşar ekinler başlar öküzler atlar nallanır, sürüler dağlara çıkar. Mevsim iyi gider yağmurlar yağarsa bolluk bereket olur. İnsanların yüzleri güler bazı yıllar da kuraklık olur. Bu defa da korku endişe yoksulluk Hayata hakim olur. Köyüm her aklıma belince babaannem de aklıma gelir. Özellikle kış gelince ahları vahları başlar. Hiç durmadan dizlerinin kollarının ağrılarını anlatırdı. Evimizin en önemli sorunu onun bu sorunlarıydı. Benim güzel köyüm, çevre köylerin en kültürlü köyüydü. Her türlü fikirden insan vardı. Ülkemize ait her türlü sorunu tartışırdık. Bir de Ali amcamız vardı. Ali amca köyümüzün en zenginiydi. Ağasıydı ve de o bir devrimciydi o bir deryaydı. Bizler kitap okumayı ondan öğrendik. Devrimci olmayı da ondan öğrendik. Şimdi ağadan devrimci olur mu diyeceksiniz vicdani tamsa insanlık bilinci varsa kardeşlikten yanaysa olur. Onu saygıyla anıyorum. Köyümden onlarca öğretmen, avukat, çıkmıştır. Köyde ki işlerimizi yoldaşlık, kardeşlik felsefesiyle yapardık. Düğünlerimizde birlikte halay çeker cenazelerimiz de yine birlikte ağlardık. Çok özledim köyüm seni vatanımsın, sevgilimsin, cennetim cehennemimdir. Benim coğrafyam da benim kaderimdir. Bizim bu kaderlerimiz daha analarımızın karnında başlar. Kadıköy de Şişli de doğmuş olsaydım, elbette ki farklı bir kaderim olurdu. Belki tımarhanelik olmazdım. Böyle söyleme bakmayın tımarhanelik olmaktan hiç pişman değilim. Sevgili anamın isyan ettiği zamanlar Allah herkese akılı bana da deli verdi derdi. Sonrada sarılır ağlardı. Yoksullukların sebebini beni görürdüler. Sevgili köylülerim biliyorsunuz babam köyün en yoksullarındandı. Başta bu yoksulluk gurbetlik, itilmişlik bana kafa yedirtti. Psikolojim bozuldu. Uzun süre tedavi gördüm. Halimi soranlara da iyiyim dedim.

Bu yazı toplam 6155 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi