Dilek ALP

Dilek ALP

KENT SERİSİ 56: İçinizden Bir Kadın

KENT SERİSİ 56: İçinizden Bir Kadın

Bugün “Dünya Kadınlar Günü” olmasının yanı sıra benim için daha unutulmaz bir tarihin de yıldönümü. ABD, Kaliforniya’da Santa Clara Üniversitesinin ilk kez düzenlediği “Dünya için 500 Kadın Lider Eğitim Programına” Türkiye’den seçilerek davet edilmem belki de hayatımın rotasını kökten değiştirdi. Türkiye’ye dönüşümde Cumhuriyet Gazetesinin benimle yaptığı tam sayfa röportaj beni çok mutlu etmişti o dönem. Sonrasında da yaptığım çalışmaları ilgi ile takip etmeyi ihmal etmediler. Bugünün anısına bu röportajın bazı bölümlerini sizinle paylaşmak istedim. Belki ilham olabileceğim birkaç hemcinsim olur düşüncesi ile…

NOT: Bu yazının içeriğini bir kişinin bireysel başarı ve alkış isteği olarak değil, disiplinli ve uzun yıllar sabırla süren bir çalışma döneminden sonra açılan kapıların öyküsü olarak ele almanızı dilerim. Başkalarının başarısını takdir ederek ilham almak konusunda zayıf bir toplum olduğumuz için bunu özellikle belirtmek istedim.

Zorlu bir kamp eğitiminin ardından Türkiye’ye döndünüz, çok hoş geldiniz. Size “Kızıl Kasırga” adı takılmış ama biz size "Rönesans Kadını" adını da çok uygun görüyoruz. Neden bu adı taktılar size?
Bir isim daha aldım desenize. Şili’de Mapuche Kabilesinin şifacısı takmıştı bu adı bana. Karakterimi yansıtan bir isim aslında, biraz zorlayıcı bir ruhu var, her zaman fırtına değilim, olmaya çabam da yok gerçekte, sakin durduğum anlar daha fazla fakat yine de çok hoşuma gidiyor bu isimle anılmak. İtici güç etkisi bana göre; bu adlandırma beni sürekli tetikliyor, diğer bir taraftan dinlenme, sakinleşme kavramını hayatımdan kaldırmamı sağladı, bu iyi değil tabii. Her şeye karşın yine de yanında bulunduğum kişilere kozmik bir enerji verdiğim söylenir. (Ama sürekli plan yapan yapım etrafımı yoruyor, farkındayım. Kişilerin potansiyelini görüp bunu değerlendirmemeleri beni çok üzüyor.)

Bu kadar canlı bir karakter kendini nasıl tarif eder?
Bana göre “heyecan fazlası”. Renklerin ve lezzetin dilinden birazcık anlayan her kişinin yüzünde kocaman bir tebessüm yaratabilecek bir güç. Kendine ait bir rengi ve ruhu olmayan kişilerin pek anlayamayacağı, anlasa da doğru yerlere oturtamadığı bir karakter. Zor değil, ama durağan olmadığım için değişkenmiş gibi anlaşılan. Bağımsız tavırlarım rahatsız ediyor biraz. Sabırsız, başına buyruk, disiplinli, azimli ve her zaman kararlı bir tarzım var. Konsantre halim şaşırtıyor karşımdakini. İhtiyaçlarımı bilir, dile kolay getirir ve isterim. Kararımı verdiysem yolumdan çevirecek çok az güç var hayatımda. Değer verdiğim şeyler için canımı ortaya koyarım. Basit düşünür, basit yaşarım. Hayati ihtiyaçlarım sayılıdır. Kahve, ekmek, peynir ve yeşil elma ile çok kolay yaşayabilirim. Yalan ve bilinçli eksik bilgiye tahammülüm ve toleransım "sıfır". Böyle bir durumda daha fazla soru sormam daha fazla yalan söylemelerine olanak vermemek için. Bir insanı hayatımdan silmem için en önemli sebeplerden biri. İnsanları zorlarım ama nedenini anlamadıkları an geri çekilirim. Görünmeyen bir sınır vardır aramızda dünya ile çok az kişi sınırsız yaşar benim evrenimde, onlara da sonsuz özgürlük tanırım ve ne yazık ki aynı özgürlüğü ben de beklerim. Adalet ve kişisel ahlaki değerler, yaşama nedenlerim... Aklınıza gelen tüm boş işlerin hepsini çok severim. Dedikodu yapmam, kişinin yüzüne söylemeyeceğim cümleler kurmam. Siyaseti iyi takip ederim. Kendimi tekrara düşmem. Kesintisiz kitap okuyabilirim. Rafine bir müzik zevkim var kendime göre. Kısaca doğamda mutluyum.

Kimlerin hayatında bir değişim yarattınız?
Asker kızı ve torunuyum. Çeyrek asır kadar da asker eşi oldum. Diyalog geliştirme ve göçebe hayatının getirdiği kendini kabul ettirme becerisi sayesinde sürekli hayal ettiklerimin peşinde koştum. 17 kez ev eşyalarım şehir ve ülke değiştirdikten sonra, önceleri eş durumundan sonrasında iş durumundan Kocaeli, Değirmendere de son durak yaptım.

1999 Gölcük depremini yaşadıktan sonra her yönüyle zarar gören bu şehrin yeniden var oluşunda bulunmak zorunda hissettim. Ankara Büyükşehir Belediyesinden tayinle geldiğim Gölcük Belediyesinde kent için çalışmaya başladım. Bana göre gerçek iyileştirme aracı olan öğelerle şehrin kültürel ve sanatsal alt yapısını oluşturarak, bölgeye tedavi edici bir bakış açısı kazandırmayı hedefledim. Dönemin belediye başkanı ile uyumlu çalışmalarım sonucunda bölgede gerçekleştirdiğimizi düşündüğüm Kültürel DNA değişimi ile ABD’de 5 yıl süreli başlatılan özel bir program direktörünün dikkatini çektim ve uzun süreli eğitim için burslu davet edildiğim “Dünya için 500 Kadın Lider” eğitim programını tamamladıktan sonra DÜNYA KADIN LİDERİ sıfatını almaya hak kazandım. (GWLN, Global Women's Leadership Network) Dönemin dünya liderlerinden, ünlü siyasetçilerden, bilim insanlarından ve dünya devi şirket yöneticilerinden (Google, Yohoo, Cisco, IBM, Apple) aldığımız eşi olmayan eğitimler sonucu dünyada ki sayılı “kadın lider” olarak tescillenen kişilerden biri olmak ülkem adına beni çok gururlandırdı.

Bu eğitimin final değerlendirmesinde, dilini ve coğrafyasını bilmediğiniz bir ülkede 10 gün gibi kısa bir sürede ülkenize uluslararası bir proje ile dönme görevi verildi ve çekilen kurada bana Şili çıktı. Ülkeye adım attığım ilk günün sonunda şans eseri Şili Kültür Bakanı ile tanışarak uzun yıllar devam edecek bir projeye imza atma şansım oldu. (Bu arada bu kültürel proje cumhuriyet tarihinin iki ülke arasında gerçekleşmiş ilk resmi projesi olarak tarihe geçti.)

Birleşmiş Milletlere gönüllü hizmet verirken, dünyanın el değmemiş ilkel bölgelerinde verdiğim eğitimler, yıllar içerisinde bana büyük zenginlikler kattı. Ulusal ve yerel gazetelerde, kültürel dergilerde düzenli yazdığım köşelerim oldu. (Kendimi bildim bileli hep yazıyorum.)

Şubat 2012 de ABD de Beyaz Saray için, dönemin başkanı Obama ve ekibi ile birlikte “KÜLTÜREL MİRAS SAVUNUCUSU” sıfatıyla Türk uzman olarak ülkemi temsilen resmi görev yaptım. Amerikan Anayasasına ek madde olarak “Amerika’nın kültürel mirasları” öğelerini tanıttım ve bu konuda ABD senatosunda lobicilik çalışmaları yürüttüm. Aynı dönem, eş zamanlı olarak Washington DC de Harvard Üniversitesinin “Lobicilik” derslerini tamamladım.

Kendi ülkemde ve bölgemde hizmet verdiğim kurumlara sayısız proje katkılarım ile kentin kültür yapısına ve insanlarına kalıcı değişiklikler yarattığımı düşünüyorum.

Anlattığınız her şey rüya gibi, kıskanılacak bir enerjiniz var. Merak ediyorum ilkel kavimlerle çalışmak nasıl başladı?
Yaptığım gönüllü çalışmaların ardından yaptığım sade bir proje ile başladı her şey. Kadın girişimciliğini geliştirmek konusunda çalışırken kendimi bir anda Afrika’da, Şili’de, Peru’da, Hindistan’da buldum. Fotoğrafladım, sohbet ettim, hayranlıkla seyrettim, dinledim, izledim ve raporladım... Onları anlamaya ve tanımaya çalıştım. Onlardan sabrı ve saygıyı öğrendim. Şifacılarla çalışarak en gerçek yöntemlerle eğitildim ve Somatik Koçlardan biri oldum. KWA ZULU Kadınları ile yaptığım çalışmalardan dolayı Güney Afrika Cumhuriyeti Johannesburg Belediye Meclisi tarafından ulusal meclislerinde onurlandırıldım. Bazen yaşadıklarıma ben bile inanamıyorum, size hak veriyorum. Bu deneyimler ileride belki bir kitaba dönebilir. Her şeyden öte bu güzel insanların yaşam tecrübelerinden ve değerlerinden kendi hayatıma ve çevreme ne katabilirsem avantaj olarak görüyorum.

“Ekmek” var bir de her şeyin yanında sessiz sessiz ilerleyen. Hikâyesi nedir?
Bence ekmek, hayatımda her şeyin odak noktası. Mutfağı sevmek ve güzel yemek yapmak ayrı, ekmek yapmaya ve onun ruhunu anlamaya çalışmak ayrı. Ben ekmeğin ruhunu tanıdım ve çok sevdim yıllardır. Aile kadınlarının geleneği, sanırım bana el verilmiş bu konuda… Dünyanın en iyi okullarında ekmek ve fırıncılık eğitimleri aldım ve 30 yıldır bu konuda araştırıyorum, yazıyorum. Kendi reçetelerim var. 14 yıldır düzenli her ay araştırmalarımı ve reçetelerimi yazdığım sektörde saygın bir dergi var. Sonu nereye varır birlikte göreceğiz. Mimar mı, kültürel mirasçı mı, aktivist mi yoksa ekmek şefi mi? Belki de hepsi…(Not: Şuanda Başkent Üniversitesinde Ekmek ve Fırıncılık Sanatı konularında öğretim görevlisi olarak ders veriyorum.)

Peki, bu kadar birikim sonunda neler olacak, bundan sonraki hedefleriniz nedir?
Dünyada sayılı ve Türkiye’de ilk kez uygulanan yöntemlerle lider niteliği taşıyan kişilere kapalı grup eğitimleri veriyorum. Sistemli bir şekilde desteklendiğinde ve donatıldığında herkesin kayda değer ve etkili işler yapabileceğinden eminim. Onun için proje yapmayı seviyorum. Projeler takım işi ve insanların yeteneklerini ortaya çıkartıyor. Etrafımda ki insanların kendilerini geliştirmesi, toplum için verimli işler yapmaları hoşuma gidiyor. Sanırım onları cesaretlendirmek ve yapabileceklerine inandırmak beni mutlu ediyor. Yani hayat boyu sürecek eğitim, eğitim, eğitim.

Dilek Hanım, sizi tanıdığımıza inanın çok sevindik. Tatlı renginiz sayfalarımıza, elma kokunuz ruhumuza yansıdı. Başarılarınızın devamını ve sonsuz mutluluğunuzun daim olmasını diliyoruz.
Çok teşekkür ederim. Bende sizleri tanımaktan büyük mutluluk duydum.

Bu yazı toplam 8254 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek ALP Arşivi