KASIM: HÜZNÜN İNCE ÇİZGİSİ
"Oysa ben akşam olmuşum,
yapraklarım dökülüyor, usul usul...
Adım sonbahar..."
Demiş büyü şair Atilla İlhan.
Takvim yaprakları usulca çevrilirken, gün geceye, aylar yıllara ilerlerken sonbaharın en demli, en gizemli ayı olan Kasım kapımızı çalıyor. Sanki tabiat, elindeki son fırça darbeleriyle hüzün ve ihtişamı bir arada sunuyor bize. Bu ay, sadece hava durumunun değiştiği bir eşik değil, aynı zamanda iç dünyamızın da bir dönüşüm ve hesaplaşma dönemidir.
Kasım denilince akla ilk gelen, dökülen yapraklar. Yaz boyunca yeşilin en canlı tonunu taşıyan yapraklar, şimdi sarının, kızılın, kahverenginin binbir tonuna bürünüp, birer birer toprağa karışıyor. Bu düşüş, bir sona işaret etse de, aslında büyük bir döngünün ve yenilenmenin de ta kendisidir.
Tıpkı Edip Cansever’in dediği gibi:
"Hava soğudu, kasımın son günleri.
Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum..."
Bu ayın hüznü, yıkıcı bir kederden ziyade, dingin bir kabulleniş ve düşünme anıdır aslında. Dış dünyanın gürültüsünden uzaklaşıp, kendi iç sesimizi dinleme fırsatıdır. Yaşamı sorgulamak, her güzelliğin bir sonu olduğunu ve bu sonun, yeni bir başlangıç için gerekli olduğunu hatırlatır bize.
Kasım, aynı zamanda kışa bir hazırlık, bir bekleme sürecidir. Havaların soğumaya başladığının en net başlangıcıdır. Doğa, enerjisini içine çekerek dinlenmeye başlar. Bu, bizim için de aslında bir işaret olmalıdır. Koşturmacayı bırakıp, yarım kalan kitaplara, ihmal edilen dostluklara, ertelenen içsel yolculuklara odaklanma zamanıdır.
Unutmadan, yaşamanın gerçeği olan ısınma giderleri ise biran bu ülke de yaşayan çoğunluğu bu melankolik ortamdan uzaklaştırıp ekonomik sorunlarla baş başa bırakır!
Kasım ayının bir diğer önemli ve hüzünlü durağı ise 10 Kasım'dır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal ettiği bu gün, her ne kadar bir matem günü olsa da, aynı zamanda onun fikirlerini, ilkelerini ve bize bıraktığı mirası yeniden sahiplenme ve anlama günüdür. Onun gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda yürüme azmimizi pekiştirdiğimiz bir andır.
Sonuç olarak, Kasım; düşen yaprakların şiiri, rüzgârın fısıltısı, hüznün sükûneti ve her şeye rağmen yeniden yeşerecek olmanın umududur. Gelin, bu ayın bize sunduğu dinginliği kucaklayalım. Dışarıdaki soğuğa inat, içimizi ısıtacak güzellikler yaratmaya odaklanalım.