Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

İSTANBUL DELİLERİ

İSTANBUL DELİLERİ

 

Delilik konusu çok incelikli bir konudur. Bu konuda ki en kapsamlı eseri Fransız Filozof Faucault yazmıştır. Deliliğin tarihi orta çağ Avrupa’sında delilerin nasıl lanetlendiğini ve dışlandığını anlatır. Bu konuda önemli eserler yazan yazarlardan biride Alman yazar “ Hermann Hesse “ eserleri edebiyatta değil daha çok psikiyatri bilimiyle ilgilidir. Roman kahramanlarının çoğu ermiş ve gezgin kimselerdendir. Bir tanesi bir gün desin bir uykudan uyandım ve bütün maskelerimin çalınmış olduğunu gördüm ben sizlerden değilim diye insanların içinde koşuyordum herkes bana gülüyor ve birbirlerine deliye bak deliye diye sesleniyordular.

Bu konuyu merak edenlere Aziz Nesin’in ‘ Damdaki deli ve deliler boşandı ‘ isimli öykülerini öneririm. Edebiyatta delileri sever mesela modern edebiyatta bir delinin Don kişot’un maceralarıyla başlar bu roman aynı zamanda Feodalizm ’den , Kapitalizm ’e  geçişinde miladıdır. Gogol bir delinin hatıra defteriyle deliliği edebiyatın merkezine taşır. Delilik anlamak, sezmek ve tasavvur etmektir.

Delilik deyince doğal olarak hemen aklımıza ömrünün büyük bir bölümünü tımarhanelerde geçiren Hölderlin gelir bence delilerin en delisi Dostoyevski’dir üstadı sizlere Freud’un ağzından anlatmak isterim. Yaratıcı bir sanatçı Nevrozlu bir hasta ve ahlakçı bir günahkardır der. Freud Dostoyevski’nin de Van Gogh ve Gogol gibi birden çok kişiliği vardır. Bütün eserlerinde insanı ve insanın parçalamış kişiliğini anlatmaya çalışır ikiz isimli romanın baş kahramanı bir psikiyatrıdır. Bu eser

Psikoloji konusunda yazılmış en iyi eserdir tabi bilmek için okumak gerekir. Şimdi gelelim ülkemize Anadolu insanı delileri nasıl görmüş ve anlatmıştır. Anadolu insanı delilerine sahip çıkma konusunda Dünya halklarının en başındadır. Bizim kültürümüzde delilerin yeri en baş köşedir. Osmanlı döneminde İstanbul delileri sık sık Eyüp’te toplanır sohbet ederlermiş ve bütün ihtiyaçları saray tarafından karşılanırmış bundan daha güzel bir şey olabilir mi?

O dönemde halkın çok sevdiği delilerden biride Pazar olan hasandır insanlara uğur getirdiği söylenir kamilleşmiş hoş sohbet bir adamdır. Geçtiği caddelerde ki esnafa “Pazar ola bereket gele” demeden geçmezmiş bu delilerden biride Elegiğli Nazmi’dir. Aşırı tutkuları yüzünden delirdiği söylenir, yazılır. Güzel İstanbul’umuzun sokaklarında zeki hoş sohbet delilerimiz yine var ama bu insanlara bizler geçmiş de dedelerimizin gösterdikleri ilgiyi ve sevgiyi gösteremiyoruz. Hükümetlerde akıllardan kendilerini kurtarıp bu güzel insanlarla ilgilenmiyorlar. Bir gün İstanbul’un herhangi bir caddesinde beni insanlara, okuyun, yazın, düşünün birbirilerinizi sevin ve birbirilerinizin sorunlarına duyarlılık gösterin sizi yönetenleri kendi sınıfınızdan seçin ağalara, şerhlere, tarikatlara kanmayın gibi konuşmalar yaparken görürseniz şaşırmayın delidir ne yaparsa yeridir deyin… piyasa ilişkilerine ait biri değilim Gebze’de yüze yakın gazeteci, dergici olduğu söyleniyor ama benden başka garibanı, kimsesizi, ekonomik zorunluluktan dolayı fahişelik yapmak zorunda kalmış kardeşlerimizi, delileri, evsizleri yazan yoktur bu insanlarda bu ülkenin insanları değil mi elin Amerikalısını, İngiliz’ini, yazıyorsunuz otoriterleri ağaları beyleri yazıyorsunuz bu tür insanları anlatmak kolay zor olan muhalif olanı yazmak. Ne diyeyim sıradan insan sadece maddi olana hayranlık duyar sadece maddi olanın gerçeklik olduğunu bilir.                              

Bu yazı toplam 1944 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi