Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

İNSAN HAKLARIYLA İNSANDIR!

İNSAN HAKLARIYLA İNSANDIR!

10 Aralık, tüm dünyanın insan onuruna yaraşır bir yaşam için verdiği sözün simgesidir. 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, hepimize ırkımız, inancımız ya da düşüncemiz ne olursa olsun eşit olduğumuzu hatırlatır. Ancak her 10 Aralık geldiğinde, bu yüce ideallerin dünyanın ve ülkemizin dört bir yanında nasıl sistematik olarak ihlal edildiğini görmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bugün, bir kutlamadan çok, yaşanan trajedilerin ağır bir muhasebesidir.

Dünyanın farklı köşelerinde süren savaşlar ve çatışmalar, insan hakları ihlallerinin en acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Gazze'de, Yemen'de, Ukrayna'da ve diğer çatışma bölgelerinde sivil halk, en temel hakkı olan yaşam hakkından mahrum bırakılıyor. Hastaneler, okullar, evler yıkılıyor; masum insanlar yerinden ediliyor. Uluslararası hukukun, savaşın dahi bir ahlakı ve kuralı olması gerektiğini belirten ilkeleri, ne yazık ki güçlünün çıkarları karşısında defalarca çiğneniyor.

Aynı zamanda, ifade özgürlüğünü baskı altına alan, muhalif sesleri hapseden ve adil yargılanma hakkını hiçe sayan rejimler, dünyanın birçok yerinde milyonlarca insanın hayatını karartmaya devam ediyor. Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde, insan onurundan söz etmek mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti de insan hakları konusunda hem önemli kazanımlara sahip hem de ağır yükler taşıyan bir ülkedir. Geçmişteki darbe dönemlerinin işkence ve kötü muamele izleri hafızalarımızda hala tazedir. Bugün ise, mücadele farklı alanlarda yoğunlaşmıştır.

Özellikle ekonomik haklar ve sosyal adalet, son yılların en büyük gündem maddesidir. Derinleşen yoksulluk, milyonlarca vatandaşın gıda, barınma ve sağlık gibi en temel insan haklarına erişimini zorlaştırmaktadır. İnsan onuruna yakışır bir yaşam standardının sağlanması, en acil insan hakları görevlerinden biridir.

Diğer yandan, sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ve hak savunucuları üzerindeki baskı, eleştirel seslerin kısıtlanması ve uzun süren tutukluluk halleri, yargının bağımsızlığı ve adalet beklentisi konularında ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Türkiye’de insan hakları, adalete erişim, adil yargılanma ve düşünceyi özgürce ifade edebilme mücadelesiyle eş anlamlıdır.

10 Aralık, bize insan haklarının sadece bir devlet görevi olmadığını, aynı zamanda hepimizin kardeşlik ve vicdan borcu olduğunu hatırlatmalıdır. Dünyanın veya Türkiye'nin herhangi bir köşesindeki adaletsizlik, hepimizin adaletsizliğidir.

Bugünü anarken, yaşanan acıları unutmayalım ve insanlığın ortak trajedilerine karşı sessiz kalmayacağımıza dair taahhüdümüzü yenileyelim.

Bu yazı toplam 432 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi