BARBAROS TANTAN

BARBAROS TANTAN

Grevse, grev !..

Grevse, grev !..

Türkiye işçi haklarında bir kez daha sınıfta kaldığını doğrulayan verilere sahip.

Bu durum, Küresel Haklar Endeksi 2020 Raporu’na en yalın biçimiyle yansımış durumda. 144 ülke içinde işçi hakları açısından en alttaki 10 ülke arasında yer almak, ülkemiz açısından yetwrince utanç verici bir durum olarak kabul edilmelidir.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) yayınladığı o rapor, işçi hakları açısından dunyanın en kötü 10 ülkesini Bangladeş, Brezilya, Filipinler, Honduras, Hindistan, Kazakistan, Kolombiya, Mısır, Türkiye ve Zimbabwe olarak sıralıyor.

Bunu şöyle açıklamak daha doğru olacaktır. Türkiye, sermayenin tercihlerini koruyup kollayan bir düzende işçi ve emekçileri köle gibi kullanmaktadır.

Türkiye’de işçi haklarının güvence altında olmadığı ve sendikacılara yönelik baskılar olduğu vurgulandığı yer alan rapor, bu tezini de Aliağa Belediyesi’nde sendikalı işçilerin işten atılması, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’na ve KESK üyelerine açılan davalar, DİSK İletişim Dairesi Müdürü Umar Karatepe’nin gözaltına alınması gibi konulara dayandırıyor.

O rapora göre, Türkiye’de hükümet sendikalara yönelik hasmane tutumunu sürdürdü. Bağımsız sendikalara yönelik baskılar, yurttaş haklarının ihlal edilmesi bir korku iklimi yarattı. İşverenler de ayrımcılık ve işten atmalar yoluyla sendika faaliyetlerini engellemeye çalıştı.

Aynı rapora göre, Covid-19 salgını döneminde sendikal hak ihlalleri de arttı. 

Hükümet ve işverenlerin eğilimleri işçi haklarını kötüleştirdi. İşçilerin adalete erişimi zorlaştı. 

ITUC'nin 7 yıldır hazırladığı endeks içinde Türkiye açısından yer alan en kötü sonuçlar diyebiliriz. 

Nasıl demeyiz ki ?

İfade özgürlüğünü engelleyen ülke sayısınin arttığına dikkat çeken rapor, Türkiye'ye, bu özgürlüğün engellendiği ülkeler arasında yer veriyor.

Evet, işçiler ve emekçiler açısından durum ne yazık ki iç karartıcı.

15-16 Haziran Direnişi’nin 50’nci yılında ülkenin dört bir yanında sokaklara çıkan işçiler, kıdem tazminatı hakkının gasp edilmek istenmesini protesto edip,“Grevse grev, direnişse direniş!” diyor.

O raporu bu yıl için daha kotü bir hale getirecek olan kıdem tazminatının fona devri meselesi bugünlerde can yakıcı hal aldı.

İşçi ve emekçilerin "son kalemiz" ve "kırmızı çizgimiz" dediği 84 yıllık kazanılmış hak olan kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesine "genel grev gerekçemiz olur" diyerek çekilen restin nasıl bir karşılık olacağını ITUC ile birlikte çok yakın günlerde göreceğiz.

Geçmişte de, bugünlerde de işçi ve emekçi kesiminden "Kıdeme uzanan eller kırılsın” ve “Kıdem tazminatı hakkımız, söke söke alırız” sloganlarını hep duyduk. 

Şimdi, söylenen ve yazılanları "ete kemiğe büründürme" zamanındayız gibi.

Bekleyip birlikte göreceğiz.

Bu yazı toplam 1940 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BARBAROS TANTAN Arşivi