DEMOKRASİ VE HUKUK!
Demokrasi, bir ülkenin ve toplumun sağlığını doğrudan etkileyen, yaşayan ve nefes alan bir organizma gibidir. En temel tanımıyla halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen demokrasi, sadece sandık başına gitmekten ibaret değildir; aynı zamanda hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve adil yasaların varlığıyla güçlenen bir yapıdır. Bu dört kavram, bir bütünü oluşturan ayrılmaz parçalardır ve biri olmadan diğerleri eksik kalmaya mahkumdur.
Demokratik bir düzende, bireylerin özgürce düşünebildiği, eleştirebildiği ve katılabildiği bir ortam esastır. Bu özgürlüklerin güvencesi ise şüphesiz hukukun üstünlüğüdür. Hukukun üstünlüğü, yöneticilerin de, vatandaşların da, herkesin yasalar önünde eşit olduğu ve kimsenin yasaların üzerinde olmadığı ilkesini benimser. Yasalar, keyfi kararların önüne geçerek toplumsal düzeni sağlar ve bireylerin haklarını korur. Eğer yasalar kişilere veya gruplara göre esnetiliyorsa, orada hukukun üstünlüğünden ve dolayısıyla gerçek bir demokrasiden söz etmek olası değildir.
İnsan hakları ise, her bireyin doğuştan sahip olduğu, devredilemez ve vazgeçilemez temel hak ve özgürlüklerdir. Yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, adil yargılanma hakkından inanç özgürlüğüne kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Demokratik bir devlet, bu hakları tanımak, korumak ve geliştirmekle yükümlüdür. Zira insan haklarına verilen değer, bir toplumun medeniyet seviyesinin de en önemli göstergesidir. İnsan haklarının ihlal edildiği bir ortamda, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi mümkün değildir.
Yasalar, işte tam da bu noktada devreye girer. Yürürlükteki yasalar, hem bireylerin haklarını güvence altına almalı hem de toplumsal barışı ve düzeni sağlamalıdır. İyi hazırlanmış, şeffaf ve uygulanabilir yasalar, hukukun üstünlüğünü pekiştirirken, kötü niyetli veya eksik yasalar ise hukuka olan güveni zedeler. Yasaların hazırlanma süreçleri de demokratik olmalı, farklı görüş ve kesimlerin katılımına açık olmalıdır. Aksi takdirde, yasalar sadece bir dayatma aracı haline gelme riski taşır.
Özetle, demokrasi, hukuk, insan hakları ve yasalar iç içe geçmiş bir denge mekanizmasıdır. Bir ülkenin ilerlemesi, refahı ve huzuru, bu temel değerlere ne kadar sıkı sarıldığına bağlıdır. Bu değerleri korumak ve geliştirmek, sadece devletin değil, her bir bireyin sorumluluğudur. Unutmayalım ki, bu sarsılmaz temeller üzerinde yükselen bir toplum, geleceğe çok daha güvenle bakabilir.
Herkese iyi bayramlar diliyorum.